Bana sacma gelmiyor cunku cennette namaz kilma zorunlulugu da yok mesela. Bu kural bu dunya icin konmus, dolayısıyla kuralın orada da devam etmesi gerektigi dusunmeye iten bir sey olmaz bende.

Olm ne alakası var cennetteki huriler zaten helal kılınmış adama, nasıl bir ortaklık kurdun ikisi arasında. Evlilik dışı ilişki yaşarsan zina; yaşamazsan nefsine hakim olursan ödül olarak cennetteki hurileri alacaksın işte. Ayrıca adam sana cinsel ilişki kötüdür dememiş ki, sana helal olan biri dışında biriyle cinsel ilişki yaşarsan kötü diyor. Kendine mukayyet olursan da ödül olarak da huri veriyor 7/24 ereksiyon veriyor veriyor da veriyor; hardcore.

cennette şaraptan yapılma nehir de var ona bakarsan. bu dünyada haram olduğu için tadamadığın zevkleri cennette tadacaksın. demek ki o kadar da kötü şeyler değiller.

din dogmatiktir, bu tip sorgulara girmek sonuc vermez maalesef cunku kimse bilmiyor dogru cevabi.

zaten huri insan değil, öylece bir yaratık. başka bir insanla birliktelik söz konusu değil ki zina olsun. kıyasın bu yönden de hatalı
cennetteki şarap da dünyadakinden farklı, baş ağrıtmıyor

burası sınav yeri, dünyevi zevklere kapılmadan, maddi dünyada maneviyata önem vererek, iradenle sınanıyorsun.
sınavı geçince ödüllendiriliyorsun mantığı var.
yani manevi dünyada da maddi zevklerle yaşayabiliyorsun bir anlamda.
ödül de dünyevi zevklere düşkün olan insanoğlu için seks ve yeme, içmeden ibaret.

30 kilo verince gidip bir bigmac yemek, rejimden sonra kendini yemekle ödüllendirmek gibi.
aslında insanın ilkel benliğine gayet uygun.

@Kaleci+1
Anlasilmayacak o kadar cok sey varken yanlis yere takilmissin. Onlarin arasindaki iliski zina degil. Haa kisiler eger kendi hurileri disindakilere goz koyarsa bu sefer ortalik karisabilir.

bir de herkesin cenneti kendine. ortak bir huri yok veya gel ahmet partiliyelim tarzi tasvir edilmiyor. kimse birbirini tanimiyor, herkes 33 yasinda oluyor. vs.

Doğru bir karşılaştırma değil +1

Zina günah, yani nikahsız ilişki yasak. Yoksa nikahlı eşinle her cinsel birliktelikte ayrı bir sevap karşılıkları bile var.

Aslında biraz incelersek, dinlerin yasakları, genel toplum düzeni ve sağlıklı aile yapısı için en mantıklı olan şeyler.

Ben de bir turlu bunu anlamıyorum.

Ama soyle bir tahminim var, ilk bu döviz atagiyla birlikte bu fiyatlar fırlamaya baslamisti hatirlarsaniz. Sanirim boyle bir fiyat artis dalgasi başladıktan sonra bu artık onu alinamaz bir domino etkisi yaratiyor ve piyasa engelenemez onu alinamaz bir döngüye giriyor ve biz buna enflasyon diyoruz.
Temelde sorun zamaninda Türk parasının degerinin aniden düşmesine sebep olan yanlos politiklar ve ithalat ulkeso olmamiz bu onu alinamaz enflasyon dongusunu baslatti.

Yani tahminim su, bir malin fiyati artiyor ve onun fiyati artinca o mal kullanılarak uretilen baska bir mal da artıyor, o artinca o mal kullanklarak satilan bir hizmetin de fiyati artiyor, bu sefer o hizmete bagli diger hizmetler ve mallarin da fiyati artiyor ve boyle böyle devam. Bu devam ederken dolayısıyla bir olumsuz piyasa beklentisi de olusuyor cunku piyasada fiyatlarin sureklo artis egilimde olduginu goruyorsun ve buna bagli olarak yakin gelecekte daha da artacagini ve cesitli mallara ve hizmetlere erisiminin daha maliyetli olacagini öngörüyorsun, dolsyisiyla fiyatlandırma politikalari da bu beklenti dogrultsuunda oluyor, bu da gercekten fiyatların arttirilmasi sonucunu doğuruyor ve artınca bu beklenti de devam ediyor ve kısır dongu. Benim tahminim bu sebeplerden dolayi döviz sabit oldugu halde piyasa bu kisir donguye girdigi zaman bu enflasyon sorunu kacinilmaz oluyor.

Bir halttan anladığım yok bu arada, tahmin yürüyorum sadece kendimce.

Teknik olarak ÜFE ve TÜFE arasındaki fark kapanana kadar fiyatların artması normal. Pratik olarak bakarsak bu bir döngü; tek başına çalışan bir berberin kendi maaliyetleri belki çok artmıyor ama ev kirası, mutfak masrafı, MTV'si artınca alım gücünü korumak için verdiği hizmete zam yapıyor.

Döviz, akaryakıt sadece bir kalem. Bunun asgari ücreti var, kirası var, hammaddenin (yerli) stok-stokçuluk durumu var, arz-talep dengesi var, hele enerji (elektrik ve doğalgaz) kalemleri var.

Valla hocam dün kahvaltılık ürünler satan bi dükkan var burada oraya gittim, adam diyor ki bizim bi şerefsiz süt satıcımız var adam sütün litre fiyatını 2 katı artırdı, şimdi tepkileri ölçüyor dükkan sahipleri karşı çıkarsa diğer satıcılar kendisine uymazsa fiyatı çekecek yoksa artan fiyattan satmaya devam edecek. Ülke genelinde fiyatlarda şu an bu politika uygulanıyor.

Ülkede enflasyon var ama fırsatçılık yapan çok fazla var, kesinlikle buna inaniyorum. 50 TL olan ürünün 70 TL olmasını anlıyor 100 TL olmasını anlamıyorum. Boktan bir semtteki 1+1 kirasının, görece iyi bir semtteki 2+1 ile aynı olmasını anlamıyorum. Karşılıksız basılan paralar da etkendir. ATM'den çekilen paralar seri halinde hep. Bir şey ne kadar çoksa o kadar değersizdir. Ve yukarıdaki yazar arkadaşın dediği gibi bu bir döngü. A, B'ye yapıyor, B de C'ye.

@arcmage mahmut ve @catemania +1

Bunlara ek olarak bir de karşılıksız para basma konusu var. "Para basarak neden borcumuzu ödemiyoruz" tayfayı üzecek şekilde karşılıksız olarak bastığın para, paranı değersizleştiriyor. Bahsettiğin kurun baskılanması, asgari ücretin artması, müşteri garantili "yap-işlet-devret"lere akan paralar, itibarda yapılmayan tasarruflar, eyt vs. gibi birçok kalem de karşılıksız para basımı ve vergilerin halka dönmemesi yani paranın havaya uçmasına sebep oluyor.

Üretimin olmadığı yerde gelir için dolaylı yoldan alınan vergilerin sayısı ve miktarı arttıkça halkın alım gücü düşüyor, alım gücü düştükçe maaşlardaki sayılar artıyor ama alım gücüne yansımıyor. İnsanların TL'ye güveni yok. Çok fazla sığınmacı var onlara harcanan paralar karşılıksız kalıyor, onların kazandığı paralar ise ülkelerindeki ailelerine dönüyor. Ülkedeki para da yurt dışına çıkıyor. Yabancı yatırımcı zaten ülke güvenilir olmadığı için gelmiyor. Olan da kaçıyor.

Bunların yanında bir de fırsatçılık var ama tabii o aslında çeyreğini oluşturuyordur artan fiyatların.

Hayır. Aksine skolyozu olan biri olarak vücut çalışmaya bir hafta bile ara versem ağrılarım başlıyor. Çalışmamın ertesi günü ise ağrılarım dinmiş oluyor.

Yeni başladıysan olabilir farklı bir hareket denediysen yine olabilir ama uzun süre aynı rutinde devam ediyorsan pek olmaz.

Hayır. Bir süre ara verdikten sonra gidip cok ağır hayvan gibi sirt antrenmani yaparsam anca o zaman.
Onun disinda boyle bir sorun yok.

O gün çalıştığın kaslarda hafif ve tatlı bir sızı olur, olmalıdır.

Ama yeni başlayan biri değilsen ve hep sırt ağrısı oluyorsa yaptığın hareketlerin tekniğinde bir hata söz konusu.

Örnek: deadlift'i kamburunu çıkararak yapıyor olabilirsin.

Yeni basladiysan olabilir +1
Buna ek olarak dün misal squat, bench yaptım. Sirtim agrimasa da yorgun çünkü 170 kg barbell koyuyorum low bar.

Yatakla vs alakalı olmasin?

Limonla kaynatabilirsiniz. Doğumdan sonra ödem atmak için tavsiye etmişti doktorum ve gayet iyi oluyor tadı.

Yeşil bitkiler ısıya ne kadar maruz kalırsa verimi o kadar azalır, bu anlamda bu tip bitkileri çiğ tüketmek daha iyidir.

doğramadan hatır hutur yersen maksimum verimi alırsın.

Taze yemek en güzeli ya da lahmacun arasında. Salataların pek çoğuna eklenir bu arada.

(bkz: nergizleme) yapabilirsin mükemmel bir kahvaltı. yanında peynir zeytin.

doğranmış maydanoz
dilimlenmiş haşlanmış yumurta
zeytinyağı
limon
tuz

balık yanında da bir salata yapıyoruz. adını bilmiyorum ama efsane.
yine maydanoz
zeytinyağı
limon
biber salçası
rende sarımsak.

Güzelce yıkayıp vazoda çiçek gibi bir bardağa ıslıyorum.

Gelip geçtikçe iki üç dal yiyorum.

Abi bu büyüklükte bir organizasyon işten adam çıkarmayla istifa etmelerle bi sorun yaşamaz yav 120 tane ekstra planı programı vardır hazırda her türlü durum için.

Oluyor sürekli ama büyük bir patlama olmadı. Video playerlarında her gün farklı bir bug çıkıyor. Bazen atılan twitler gitmiyor. Bazen etkileşim butonları çalışmıyor. Bunların çoğunu web versiyonunda yaşıyorum, uygulama daha stabil gibi şu an için.

ABD'de pek çok büyük teknoloji şirketinde bir personel şişkinliği var. Korona sürecindeki para basma politikaları, yükselen hisse değerleri, düşük seyreden faizler ve çeşitlilik muhabbeti şirketleri rahat rahat bol bol personel almaya itti. Şimdi faizler yükseldi, yatırımcılar paralarını istiyor, woke ve sjw muhabbetlerine sesler yükseliyor, bu şirketlerin bir kişinin yapacağı işi bir beyaz, bir siyahi, bir asyalı ve bir hintli olmak üzere dört kişiye yaptırdığı anlaşılıyor. Bir şey olmaz, olmayacak. Amazon da tarihin en büyük işten çıkarmasına hazırlanıyor, IBM de. Google ve meta da büyük adam çıkarıyor Twitter sadece Musk yüzünden çok ön plana çıkıyor. Bu tarz temizlikler tüm şirketlerde oluyor ve olacak kısa vadede. İnanılmaz gereksiz adam dolu bu şirketler.

bildrimler de bile hata var

Cevabı kendi içinde, şıktı demişsiniz.
İşte bu şıklık gençlerimizi sigaraya özendiriyor, bu yüzden tek tip ve igrençli fotoğraflar oldu :(((

olm mevzu zaten cocuklari korkutup icmelerini onlemek.

cidden bir ikisinin fotoğrafları çok kötü, market kasasında beklerken benden önceki müşteri sigara istedi, kasiyer de kalktı yan kasadaki raftan aldı getirdi, müşteri kutuların üstündeki fotoğrafları beğenmedi değiştirir misiniz dedi kasiyere

Gençler, hatta çocuklar, o fotolardan korkup da sigaraya başlamıyor değiller. Baya baya içiyorlar paket umurlarında değil ki.

Arkadaşlar Türk insanını çok hafife alıyorsunuz.
Çok ciddi bir çeşitlilik var. Çok ciddi. Sırf o fotoğraf yüzünden başlamayan binlerce insan vardır ben bundan eminim.

yılların düzenli sigara içicisiyim, siz sorunca baktım paketin üstünde ne varmış diye. evet iğrenç fotoğraflar ama ben hiç görmemişim, genelde sigara paketimin üzerinde çakmağım durur o yüzden de olabilir, fotoğrafların çok kötü olması sebebiyle yok saymış ve hiç bakmamış da olabilirim. ama yeğenim paketi gördüğünde iğrenç diyor, her seferinde sigarayı bırak diye yalvarıyor ki haklı. amaç caydırıcı olması olduğu için özellikle henüz sigaraya başlamamış kişilerde işe yarıyordur.

Çok çok daha iğrenç fotoğraflar kullanan ülkeler var. Caydırıcılığı da var hakikaten. İyi uygulama bence.

herkes yazmış zaten gerekçeleri, onları tekrarlamayayım. ek olarak pazarlama ile ilgili bir yönü var. bu paketler markaların kendi imajlarını empoze ederek insanların da bu imajdan faydalanmasını ve sonuçta kendilerine bir nitelik katmalarını engelliyor.

çok klasik marlboro örneğinden düşünebilirsiniz, sattığı bir imaj var (kovboy marlboro man), belli tür bir hedef kitleye sigara satıyor ya da kullandığı imgeler üzerinden belli bir kitleyi sigara içmeye yönlendiriyor, sigara tüketimini ciddi anlamda arttırmışlığı olduğu biliniyor. marlboro'nun tüketici kitlesini kadınlardan erkeklere çevirmek için de kullanılmış bir strateji.

yani sigara markaları renkleri, kimlikleri, yarattıkları imajlarıyla hedef pazarlarını genişletebiliyorlar (bu da daha fazla kişiyi sigaraya başlatmak demek). ama bu tek tip siyah paket üzerinde korkunçlu imgeler mevzusu markaların pazarlama etkinlikleriyle daha fazla insana ulaşmasını da engelliyor aslında.

Abi o fotoğraflardan sadece sigara içmeyen insanlar tiksiniyor ve sigara içmemenin ne büyük bir lütuf olduğunu anlıyor, sigara içen ya da içmeye niyetlenen tek bir allahın kulunun o fotoğrafları siklediğini düşünmüyorum ben, o nedenle hiçbir işlevselliği yok bana göre, yani bu fotoğraflar sigara kullanımına yönelik caydırıcı olmaz ama mesela renkli alacalı bulacalı güzel paketlerin sigaraya özendireceğine de adım gibi eminim.

ben bazı fotolardan rahatsız oluyorum ama kullanmama engel olmuyor. ancak uzun yıllar kullanıp fotolardan rahatsız olan kişiler biliyorum. içindeki folyo ile fotoları kapatan kişiler var. o yüzden etkili olabilecek bir durum ancak fazla değil. uygulamadan memnunum

Kesinlikle katılıyorum, ben de daha önce bundan yakınmıştım. Televizyonda sigarayı sansürlüyorlar ama marketlerde, sağda solda atılmış ya da masada duran sigara paketlerinde hem yetişkinler hem çocuklar travma yaratacak seviyede gore görsellere şahit oluyorlar. Çok saçma sapan bir durum.

28 Weeks Later.

Synthesizer kullanarak Synth-pop gibi bir şey yapıyorlar, o da seksenlerin müziği, seksenlerde gibi davranmalarının nedeni bu sanırım. Onun dışında günümüz Türkiyesini esir alan keko-rap'in yanında bu arkadaşlar iyi bence ben dinlerim.

bence kötü arabesk pop synth

En popüler şarkıları olan bi tek ben anlarım'ı dinledim sadece. Bi ara baya loopta dinliyodum özellikle çok sevmesem de zeynep bastık coverı güzeldi. Yani çığır açan bi grup değil ya her sene bi one hit wonder çıkıyor böyle. Madrigal vardi mesela onlar iki single tutturup sonra albümde de başarı yakaladılar ama ben hala iki single'larını dinliyorum albüme pek ısınamadım. Köfn'ün diğer şarkıları pek popüler değil hala sanırım.

Klibi izleyeli çok oldu ama yanlış hatirlamiyosam hafif homoerotizm havası vardı ki bu dönemde buna girişmek zor iş. O açidan saygı duyarım.

Baştan aşağı her şeyin modası geçti mi bilmiyorum bana yeni gibi gelmişti ama bu konuda hiç iddialı değilimdir.

Bilmediğimi sanıyordum ama google'layınca sadece spotify reklamlarını gördüğümü anımsadım. Pek merak etmiyorum açıkçası Türkiye'deki yeni nesil müzik gruplarına dair bir önyargım var. Neden 80'lerdeyiz gibi davranıyorlar soruna gelince bir süredir syntwave, retrowave, vaporwave dalgası var müzik camiasında.

youtu.be

bence gelecek var elemanlarda, solistin sesi iyi, klavyedeki elemanin da baya yetenekli oldugunu dusunuyorum.

"gunese dokundum" baya iyi bence.

Saihibi olduğu parayı vermeyi kerizlik olarak görüyordur.

ödemek istemeyebilir.

önceden yaptığı bi iyiliğe vs sayıyor olabilir kendince.

parayı başka bir yerde değerlendiriyor olabilir.

şeref yoksunu olduğu için.

kuzenime zamanında destek olmuştum, batık durumdan çıkabilmesi için. ve o süreçte üstüme bir ton borç yapıldı onun adına. ve ödeme zamanı geldiğinde; ailesiyle yazın tatillere gitmeyi bildi, borcumun %60'ını ödeyebileceği arabaya binmeyi bildi. ama borcumu ödemeyi bilmedi.

niye biliyor msun? çünkü şeref yoksunuydu.
ve borcunu ne sebeple olursa olsun ödemeyen insan şeref yoksunu bir sosyopattır. karşısındaki insanı düşürdüğü durumu umursamaz, sırf kendi gününü kurtarma peşinde bir ahlaksızdır.

Huyudur.

faize koymuştur

Yıllardır Boyner'den alırım hiç sahtesine denk gelmedim. Ben Boyner'der Sephora'dan ve Sevil'den alışveriş yapıyorum hiç beni üzmediler, buralardan da almayacaksak zaten Türkiye'de hiçbir yerden alamayız.

Ben Beymen'den alıyorum. Beymen.com falan değil ama mağaza Beymen, herhalde sahte değildir artık

istanbul ataköy atrium alıșveriș mağazasında gür parfümeri var. hep oradan alirim barkodlarinida kontrol ederim bi sikinti yasamadim

boyner, sephora, sevil +1

boyner'den sahte parfüm şikayetlerine pek inanmıyorum.
ya millet paranoyak ya da boyner'in sitesinden değil, başka yerden alıp boyner'den aldıklarını zannediyorlar.
bu markaları buraya getiren marka boyner zaten.
sephora falan yokken boyner'le sevil vardı.

Parfüm yer gök kokturmadi mi? Sahte.
Parfüm tenimde 1 saat kalıyor? Sahte.

Bu iki anlayış olduğu sürece parfüm yorumlarına guvenmem. Hayir parfumde reformulasyon bile olmuş olabilir yani.

bir de EDP EDT gibi farklar yüzünden kalıcı olmadığını düşünüp sahte olduğunu iddia edenler var. boynerde sorun olacağına ihtimal vermiyorum.

Boyner'in sahte parfüm satacak kadar salak bir yönetimi oldugunu düsünmüyorum ama insanoglu tabii, ülkede hicbir seyin bi yaptirimi yok.

Fakat sikayet var yorumlarinin %80'i veya daha fazlasi gerizekalilar tarafindan yapiliyor. Bir ürüne sahte diyorsan, belgesiyle konusacaksin, bence sahte demekle olmaz o is. Önce ne aldigini bileceksin. Bilincli tüketici gercekten az.

Rossmann.

Boyner sahte satmaz, inanmayın o garip şikayet mesajlarına.

StrawberryNet ten alacaksın
...
aa boynerle sevil el ele verip yurtdışından parfüm alışverişini yasaklattırmıştı devlete di mi pardon

boyner sahte şöyle bal gibi satar.

orada çalışanlar gidip sahte parfümü alır getirir buraya koyar.
buradaki orjinal parfümü de çantasına atar.
yönetimin haberi bile olmaz.

sonra kendi orjinal parfümü alır işte arkadaşlarına satar.

En son aldığım rossmann'da vardı ordan aldım.

Boyner, sevil, sephora +1

Boyner neden sahte parfüm satsın? İnsanlar istiyor ki parfümden bir fıs sıksın, 15 saat kokusu buram buram burnuna gelsin. Her parfümün notası farklı; kimisi yoğun kimisi hafif. Tenlerimiz farklı, ayrıca burun alışıyor bir süre sonra parfüm kokusu size gelmiyor. Bir arkadaşım ayni yorumu yaptığında parfüm kokusu buram buram bana geliyordu mesela, o kendi kokusunu almıyordu. Ayrıca EDP, EDT farkları da mevcut.

Dolayısıyla o yorumlara güvenmeyin derim. İnsanlar bu konularda giderek paranoya yaşamaya başladı maalesef.

defacto ve H&M de bulursun

sevil için şnu söyleyebilirim tester parfümleri ile satın aldığınız parfümün kalıcılık oranları gerçekten farklı. edp edt farkıyla alakalı bir durum değil.

boyner ve sephoradan aliyorum ben.
sevil de orjinal satiyordur ama yeterli indirimi goremiyorum sevilde. bu ucu disinda bi yer tercih etmem. bi kere uygun fiyata rossmandan dkny aldim bence o da sahte degildi bu arada.

o sahte diyenlerse buram buram parfum kokmak isteyenler. o kadar para veriyorum bu ne hafiflik algisina sahip olanlar.
yorumlara bakma yani anlamiyorlar.

parfümle alakası olmayan adam gidip parfüme bir dünya para bayılınca aldığı ürünün mucize yaratmasını bekliyor. olmayınca boyner sahte sattı oluyor. personel gider değiştirir diyen arkadaş iyi hayal kuruyor.

meraktan soruyorum trendyol hepsiburada gibi yerlerden biraz daha uyguna alıp,

gelen kutudaki karekodu, barkodu, seri numarasını falan parfüm markasının sitesinden sorgulatıp,

sahte ise iade edip, değilse kullanmaya başlayıp..

gibi bir senaryoyu neden izlemiyorsunuz?

@ananiyimioguz

sahte olup olmadığını barkoddan, karekoddan anlayamazsın. paketi açman, şişenin ve kutunun orjinalliğinden emin olman ve kokuyu bilmen lazım.

paintov'un dediği gibi karekod, barkod ya da seri numarasını bir ürünün orijinal olup olmadığı bilgisini vermez, orijinal bi üründeki kodu alıp orijinal olmayan bi şişeye basıp satabilirsin en basitinden, sahte bir ürünü orijinal bi kodla satmış olursun bu şekilde.

yani diyelim ki adam orijinal parfum aldı, karekodunu kopyaladı 1000 tane parfüme bastı ve sattı. Alanlar karekoddan sorgulama yaptığında, sistem hepsi için "bu ürün orijinal" mi diyor?

Bu kod daha önce sorgulatıldı demiyor mu?

Demiyorsa öyle sistemin ben ta anlamına yani ne anladık?

Orijinal ürüne ait barkod orijinal olduğu için haliyle hepsi için orijinal der ama normalde zaten o barkod o ürünün orijinal olup olmadığını değil o parfümün hangi tarihte basıldığını hangi partiye ait olduğunu vs söyler, sen de o verilere ulaştığında aldığın ürünün orijinal olduğunu düşünürsün. Yani 1 ürün için 1 adet özel bi barkod basılmaz bir seriye/partiye komple aynı barkod basılır, sen sahte bir ürüne o barkodu bastığında orijinal ürünle aynı seriye aitmiş gibi gözükür. Sahte ürün satanların "barkodu okutun bakın hepsi orijinal" deme özgüveninin nedeni de bu oluyor genelde.

Anladım o zaman büyük sıkıntıymış.

Neden kutu açıldığında sorgulatılan uniq kodlar koyup da o daha önce sorgulatılırsa da bunu bildiren bir sistem yapmamışlar, ilginc.

Bu şekilde olursa tek sıkıntı hediye alındıysa alan kişi önceden sorgulattıysa çıkabilir.

Onun dışında daha önce kimse sorgulatmaz ise satışı devam edebilir.. ama elbet bir yerde patlar yine de biraz olsun engellemez mi?

yıllardır Boyner'den alırız hiç sahtesine denk gelmedik

Abi şöyle bi durum var: Ürünün haklarına sahip olan adam diyor ki bu ürünü ya bizden satın alın ya da bizim yetkilendirdiğimiz satıcılardan alın, böylelikle sahte ürün almamış olursunuz ama insanlar biraz ucuza bulduğunda aynı ürünü aradaki yetkisiz satıcıdan da alıyor onun da sahte ürün çıkma ihtimali var, satıcının çözümü "bana ne birader almasaydın" oluyor, sahte ürün üretiminin/satışının önüne geçmek günümüzde imkansız olduğu için bunu engellemenin önüne geçmek için çalışma yapmıyor o da ayrı bi maliyet kapısı çünkü.

Sana şöyle bir örnek vereyim dünyanın en büyük bal tüketicisi ABD en büyük bal üreticisi de Çin ama Çin hep sahte bal üretip bi şekilde ABD'ye kitliyor, ABD bunu engellemek için milyonlarca dolarlık ar-ge yapıyor ama Çin 2 haftada başka bir yöntemle yine üretip satıyor ABD'ye, bunu engellemek imkansız yani.

Siz sanırım yaprak derken kaç katlı olduğundan bahsettiniz. Çünkü 1 yaprak tuvalet kağıdı 3 kat olabilir, 2 kat olabilir. Bu varsayım ve tanımlamayla cevap vereyim.

Eğer tuvalet kağıdı tek katlı değilse benim elime aldığım parça/ yaprak adedi değişmez.
Tuvalet kağıdı 2 katlı da olsa 3 katlıda da olsa atıyorum 3 parça alırım. Bu nedenle ben alırken 2 katlı ve rulo uzunluğu yüksek olanları tercih ediyorum. Yani total parça/yaprak sayısı fazla olanları.

O yüzden bende aynı hesaba denk gelmiyor. Çünkü ne kadar çok parça o kadar fazla kullanım benim için.

Evet evet kat sayısı biri 3 katlı diğeri 2 katlı. Hatta dikkat ettim 2 katlı olanı kullandıktan sonra klozete attığında 3 katlıya göre daha hızlı şekilde eriyip gidiyor, böyle avantajları da mevcut.

ben hep 3 katlı alıyorum. avantajına bakmam. tuvalet kağıdında kalitesize kaçmam. yoksa çok kolay parçalanıyor.

bunu yıllardır savunuyorum ve bu yüzden pembe popolu gibi yakıştırmalara da maruz kaldım ama, tuvalet kağıdında ucuza kaçılmaz. Yıllardır selpak 3 katlı tuvalet kağıdı alıyorum. 2 katlı olanlar ufak bir suda hemen dağılıyor ve kullanışlı değil.

Bu arada kışın çok sık nezle olan biri olarak evde bir rulo tuvalet kağıdını bu sebeple ayırırım, selpak mendilden çok daha az burun tahriş ediyor tuvalet kağıdı :d

ek not: bu arada tuvalet kağıtlarını çöp kutusuna atın siz yine de, eski tesisatlarda tuvalet kağıdı bile boruları tıkayabiliyor

Bence de 2 yaprakli daha avantajli kesinlikle. Ama yine de alinca tarihi not et dene bakalim ne kadar gidiyor.

hiç bu tarz şeylere dikkat etmem. gerekli yere sürer atarım.

1-kat sayısı baska bir seydir, rulo sayisi baska bir seydir
2-"kullandıktan sonra klozete attığında" demissiniz ama atilmaz kac katli olursa olsun!

3 katlilar daha pahali olsa bile daha avantajlidir

Tuvalet kağıdı klozete atılır hocam, yani tesisat eskidir yenidir bilmem ama hijyen açısından tuvalette çöpe atıp bekletilmez yani bu çok mide bulandırıcı bi durum bence, tuvalet kağıtlarının da kağıt havluların tersine suda eriyecek şekilde üretilmesinin nedeni bu zaten

Ben 5 katli aliyorum. Tabi ki daha pahali 2-3-4 katlilara gore, ama mumya gibi elime tuvalet kagidi sarmaktansa sadece 1 adet kagitla isimi halledebiliyorum. Bir rulo en az 1.5 ay gidiyor. Gunun sonunda da dolayisiyla daha pahaliya gelmiyor olabilir.

2 katlılar çabuk parçalanıyor ve kendimi gereğinden fazla yaprak koparırken buluyorum, o yüzden yıllardır 3 katlı alıyorum. bence bunun standardı 3 katlı zaten.

tuvalet kağıdı tartışmalarının olmazsa olmazı "tuvalet kağıdı tuvalete atılmaz" diyen de gelmiş. lol.

Abi ben "tuvalet kağıdı tuvalete atılmaz" diyen dostlarıma genelde şunu soruyorum: Ben çalışma masamın altındaki çöp kutusuna yediğim elmanın çöpünü atarım, burnumu sildikten sonra selpağı da atarım ama misal tuvalette götümü sildiim tuvalet kağıdını o çöpe atamam, sen atar mısın diye sorarım onlar da genelde atmam derler. E oraya atamadığın şeyi neden tuvalette burnunun dibindeki çöpe atıyorsun derim ona da pek cevap gelmez. Yani ikisi de hemen hemen aynı şey bence masanın altındaki çöpe atmaya tiksinirken diğerinde neden tiksinmiyorsun; çok enteresan.

tuvalet kağıdının özelliği tuvalete atılabilmesi zaten. koca endüstri suda bu kağıdı nasıl daha hızlı çözeriz üzerinden dönüyor. ben bu kağıdı tuvalete atmayacaksam giderim popomu kağıt havluya silerim, kağıt mendile silerim, elime ne geçerse ona silerim. bunu savunan insanlar tuvalet kağıdının tek özelliğini yumuşak olması ve popişimizi incitmemesi sanıyor, ki komik bence.

Öyle abi yukarıda ben de değindim ona zaten adamlar bu ürünü bu özelliğine göre üretiyor zaten, onun dışında 2 katlı tuvalet kağıdı kullanmak istemezsin mesela ama bunu söylerken argümanın "ıslanınca hemen parçalanıyor" olması da anlamsız mesela bu tuvalet kağıdının özelliği ıslanınca parçalanıp erimesi zaten, kağıt havluyu tuvalet kağıdından ayıran özellik bu erisin de tesisatı tıkamadan çeksin gitsin diye. Ha ama sen tuvalet kağıdını elinde 45 tur çevirip ansiklopedi sayfası haline getirdikten sonra kullanıp onu öylece klozete atarsan o erimeyebilir tabii asdadsds

Klozetin dibinde kapağı kapali çöp kutusundaki poşedin içinde duran tuvalet kağıdı beni rahatsız etmez evet. Herhangi bir koku da yapmıyor, pisliğini de görmüyorum. Belli bir doluluğa ulaşınca da gidip sokaktaki çöpe atıyorum. Sıfır sorun.

Tuvalet kağıdı suda çözünüyor da ne kadar çözünüyor madde kaybolmuyor sonuçta. Tesisatı tıkama riski her zaman var. Starbuckslarda bile tuvalet kağıdını çöpe atın diye uyarı var adamlar keyfinden mi milletin tuvalet kağıdını çöpten topluyor?

Islanınca hemen parçalanması da negatif bi özellik şimdi oturup detay mı vereyim burda? Kurulama işlemini yapan bir nesnenin islanınca paramparça olmasının kötü bir şey olduğu bariz değil mi? He taharet musluğu kullanmiyorum, kuru temizleme yapıp geçiyorum diyorsanız 2 katlı alın ama su ile yıkıyorsanız kurulama yapmak önemli ıslak kalması daha zararli çünkü.

Tuvalet kağıdından bir kağıt koparıp işinizi görüyosanız klozete atabilirsiniz ama 3 parça ve üstü kullanimlarda çöp kutusuna atmak gerekiyor. Sonuçta katlayıp kullanılıyor bu meret, katlanınca da suda erime özelliği azalıyor. Büyük tuvalet için de tek parça kullanabiliyosanız tebrik ediyorum

Ayrıca tek parça kağıt bile suda öyle aşırı çözünmüyor isterseniz klozete atıp bekleyin yani, her şekilde tesisatı tıkama ihtimali var.

Vpn+Booking

Trivago veya Google'ın yönlendirdiklerinden istediğim oteli hangi site daha uygun fiyata sunuyorsa onu kullanıyorum. Zaten hepsi büyük, güvenilir web siteleri oluyor.

VPN'den booking'e girip otel rezervasyonu yaparsam otele gidince Türk Vatandaşı olduğum için sorun çıkabileceğinden korktum hep ama bu tamamen benim kafamda uydurduğum bir şey de olabilir.

michael_knight hiçbir sorun çıkmıyor hocam ben en az 10 defa bu şekilde rez. yaptım, buradan da yapan olmuştur muhakkak bi sorun olmuyor yani, selamın aleyküm-aleyküm selam deyip gidiyorum hep hoş geldiniz diyorlar. Bu yöntemi denemek isteyen ama sıkıntı yaşayabileceğini düşünenler olursa diye kullanıcı deneyimi olarak belirteyim ben de asdasda

küçük otelse fiyatları çeşitli platformlardan araştırıp direk otele ulaşıyorum. ets den şu fiyat buldum daha uygun olursa direk sizden yapayım diyorum kabul ediyorlar. bi acentacı olarak yaptığım adilik ama yapcak bişey yok.

vpn ile booking
ets
bazen de doğrudan oteli aramak

Şimdiye kadar sadece bir kere aracı kurumdan yaptım o da fiyatta baya avantajlıydı. Hep oteli arar pazarlık yaparım.

ETS.

Özellikle uçak bileti çok ucuza geliyor genellikle ETS üzerinden.

Uzunlar açılmaz abi açsan da önünü aydınlatmaz zaten önünde ışıktan bir blok görürsün sadece kısa farı açarsın.

İkisine de kullanın, ne kadar görünür olursanız o kadar iyi olur. Sis olduğundan uzunlarınız karşı tarafı rahatsız etmez zaten, ışığı dağılır.

@Kaleci Saçlı Forvet haklı bu arada, şimdi baktım da "siste uzunları yakmayın, diğer araçların uyarılarını duyabilmek için bir camınızı da açık tutun" demiş uzmanlar, o zaman düzelteyim. Kısaları kullanın ama dörtlüleri de açın.

uzunlar kesinlikle yakilmaz, gorusun iyice duser.

dortluler konusunda ben cekimserim acikcasi, beni yaniltiyor, onumdeki adamin durdugunu zannediyorum. dortluleri sadece durunca yakarim, mesela onumde kaza olmus yolun ortasinda duruyoruz, arkadakileri uyarmak icin yakarim ama hareket halinde yakmam.

sis fari yoksa hiz dusurup kisalarla devam etmek en mantiklisi.

önünüzü görmek için dörtlülerin bir fonksiyonu yok.
Uzunları yakında arkada ekstra bir ışık yanmıyor.

Bunun için arka sis farı var. Benim gördüğüm tüm modern arabalarda var (yasal zorunluluk bile olabilir). Bunu yakıyorsun. Dörtlüler arka tarafın daha çok kafasını karıştırıyor ve yolu görmesini zorlaştırıyor.
Sis lambası çok daha güçlü arka tarafta.

Ön tarafta varsa sis lambası, yoksa kısalar.

Uzunları yakmayın +1 Çünkü karşınızdaki sis daha çok parlayacak ve gözünüzü alan bir ışık topu gibi olacaktır sis yoğunluğuna göre. Sadece kısaları yakın.

Arkasında sis lambası (kırmızı, stop lambası gibi) olmayan araç yoktur, 80'li yıllarda üretilen dandik yerli markalarda bile var.

Arka sis lambasını mutlaka açın, sık sık frene çok hafif dokunup arka stopların yanmasını ve fark edilmesini sağlayın. Aracın yavaşlamasına gerek yok, fren pedalına çok hafif dokunduğunuzda müşür devreye girer ve lambalar yanar.

Maalesef önde sis farı olmayan baz donanım araçlar var, en kısa zamanda sis farı taktırmak lazım.

Dörtlüleri de yakın, ne kadar çok ışık o kadar fayda.

Bu arada sis farları aslında ileriyi göstermez, yere bakar ve hafif sağ sol yolu gösterir. Amaç yol çizgilerini ve kaldırımı/bariyeri/banketi görmektir.

@thetruenorthstrongandfree;

Sis farları bir çok araçta park lambası konumunda da aktif olabiliyor, ama en doğrusu kısalar ve sisleri beraber yakmaktır tabi ki.

Sis farları dikkat ederseniz tamponların olabildiğince altına takılır çünkü sis denen şey yoğun su buharıdır ve asfalttan yaklaşık 30 cm sonra başlar. Sis farı da 30 cm lik o boşluktan ışığını yansıtarak ilerideki ya da karşıdaki araçların ışıklarını görmenizi sağlar.

Sis farınız yoksa kısaları yakarak gitmek lazım, uzunlar görüşü iyice kısaltır, önünüzde ışıktan bir duvar oluşmasını sağlar

Bende sis fari var ama cok yogun sis ve yagista 4luleri yakiyorum ben yine de.

Bir sey daha ekleyelim:

"Arkasında sis lambası (kırmızı, stop lambası gibi) olmayan araç yoktur, 80'li yıllarda üretilen dandik yerli markalarda bile var." denmis.

Kuzey Amerika'da satilan araclarin ezici cogunlugunda arkada sis isigi yok, sanirim bir Avrupa Birligi gereksinimi, Kuzey Amerika istemiyor. Ayni sekilde, yeni nesil LED/Lazer gibi far teknolojilerinin de isik yogunluklari azaltilmis sekilde geliyor, farlar avrupadaki kadar efektif degil diyebiliriz.

Ozetle gorunur olmak icin allah ne verdiyse 4luler dahil yakmak pek iyi bir fikir degil, kafa karistirabilir, dikkatli olmak lazim.

Farkında olmadan yapmıyorlar.

Abi 10+ senelik arkadaşların senin o değişimini fark etmemişlerdir bile sen bazı şeyleri kafanda büyütmüşsün.

Aynı süreçten geçtik.
Arkadaşlar hala arkadaş.
Kankalar hala kanka.

Kendine çevre edinirken bir hata yapmış olma ihtimalini sorgulamalısın bence.

Amaranta ursula+1
Farkında ve isteyerek yaptılar.

“Daha fazla yanıma oturup temas etmeye başladılar”

Uu sen bi seksileşmişsin o zaman sırtına biraz kerkineyim gibi mi?

sen mi vucut yaptın kadınlar mı tam çıkaramadım cümleden

allah herkese sizin gibi evsahibi versin hocam, geçen ay 1680 olan kiramı evsahibim tam olarak 6000 yapmayı teklif etti yasalı geçtim ortada buluşalım teklifine bile sıcak bakmıyor sözleşme şubatta bitiyor mahkemelik olacağız gibi gözüküyor zira öyle fahiş bir kirayı vermeyi düşünmüyorum. konumuza dönecek olursak yüzde 25 yasal oran gayet makul bence kiracınızda bunu kabul edecektir.

ev sahibi ile size benzer durumdaydık, 6 ay önce %100 oranında zam yaptık. gene bile bulunduğumuz muhite göre uygun ödüyoruz. kiracı makul biriyse zaten mantıklı rakamı kabul edecektir.

Yok abi ülkenin hali kiracının suçu değil ki acısını ondan çıkaralım, herkes fazla fazla zam yapınca dedim acaba bizde mi bi terslik var bi işkillendim de ondan sordum :) yoksa benim de niyetim yasal sınır içinde yapmaktı. Teşekkür ederim.

Hocam %100 isteyemem yani benim de vicdanım el vermez böyle bi şeye, benim niyetim yasal sınırda yapmaktı ama dedim acaba yasal sınırı biraz geçsek problem olur mu, dediğim gibi kimseyi mağdur etmemek amaç.

Bence en ideali önceki senelerde kural neyse onu yapmak.
Siz sözleşme imzaladiginizda kural neyse onu yapmayi teklif edin. Ideali bu.

Yüzde 25 yasal olsa da etik değil. Cevredeki kiralar artti diye iki kati isteyen ev sahibine nasıl laf dersem yüzde 25'e de diyorum.

Kiraciniz hayir derse de en kötü 5. Yil olunca emsal neyse onu yapin. Bence önceki gibi derseniz kiracinizi da tanimis olursunuz çünkü bana göre para durumu iyi olan biri için hiç sorun olmamasi lazım.

Abi şu an kural ne geçmişte kural neydi onu da bilmiyorum ya aslında, biz %10 yapıp geçtik 2 sene asdasdsd ev sahibi olmakla alakalı hiçbir fikrimiz yokmuş anladığım kadarıyla asdads.

yüzde 25 olayı 1 temmuz 2023 e kadar geçerli, bu tarihe kadar yenilenme dönemi gelen sözleşmelerde yasal artış sırını yüzde 25 tabi kim ne kadar uyuyor onu zaten çıkan kavgalardan ve 1-2 sene sonraya gün verilen mahkemelerden anlıyoruz zaten.

Evet hocam Türkiye-İstanbul.

Şu anki yasal kira zam oranı makul ve adaletli değil maalesef, enflasyon / tüfe-yüfe vs oranında zam en makul olanı.

ben resmi enflasyon kadar zam yapmıştım. bu devirde vicdanlı olan hareket yine budur bence.

ben de %100 zam yemiş bir kiracıyım, doğrudan 2 katı miktara göre aşırı olabiliyor. Ancak %10 zam yapmamalısınız artık, kiracınız da vicdan sahibi ise kabul etmemeli zaten. Tefe tüfe oranında yapın, siz de Türkiye'de değil misiniz, size de yazık.

Tufe oranında zam isteyin +1

Abi Savaş Cebeci'yi günahım kadar sevmem de olay anlattığı gibiyse egzajere etmiyorsa çok haklı ya.

bence haksız.
türkiye'desin, yabancı kart veriyorsun ve geçmiyor. diğer kartını veriyorsun o da geçmiyor...
sonra bir de üst perdeden konuşuyorsun.
madem böyle bir ihtimal var, girerken "yabancı kart geçiyor mu" diye sorman lazım.
bir de demiş ki "yan dükkandan pos al, onunla ödeyeyim" ben böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. kurumsal ve zincir yerler bunu yapmaz. bunun muhasebeleştirilmesi çok zordur. ne mevcut işyeri kabul eder ne de yan dükkan.

muhabbetin devamını da izledim de "bu ülke ne ya böyle? amerika'da apple'ın açığını buluyor birisi, apple ona hisse veriyor".
diyecek sözüm yok.
hayatımda ilk defa gördüm bu tipleri. umarım youtube algoritması bir daha önüme çıkarmaz.

restoranda visa ve mastercard geçiyorsa ve kart da bunlardan biri ise adam haklı. ama kart amex ve restoranda amex geçmiyorsa haksız.

müşterinin kartı işletmede geçmeyen bir kartsa ve müşteride nakit yoksa ne olur? polis gelir sanırım. o noktada müşteri "kartım var, ödeyeceğim sorunu çözsünler" diyecektir. bir noktada inatlaşma olacaktır.

süreç biraz kim baskınsa onun lehine ilerler gibi olmuş. savaş cebeci biraz baskın bir tip olduğu için müdür alttan da almış olabilir.

Sadece senin yazdığını baz alarak konuşursam, Müşteri bir yöntem bulup ödemeli diyorum. Lokanta müşterisine kart ile ödeme sunmak zorunda değil. Zorunda olmadığı için bunu ilan etmek durumunda da değil. Kart ile ödeme almayanlar zorluk yaşanmasın diye her yere yazıyorlar normalde ama bunu yazmak zorunda değiller.
Bu açıdan düşünürsek amex e uygun pos cihazı yoksa lokantanın, müşteri bir şekilde yöntemini bulup ödemeli. Öyle şey mi olur.

Kenar mahalle olsaydi da gorseydi kas'in ise yaramadigini, adami sislerler. Oyle ustten, artist artist, uzlasmaz konusup benim sorunum degil, sen cozceksin falan. Onun sorunu degilmis he degil Jay jay okochanin sorunu. Pavyondaki gibi yanina adam verip tipis tipis bankamatige kadar refakar ederler. Ne idugu belirsiz kartla gelmis millete posta koyuyor. Kendi diyor zaten: bazi yerlerde gecmiyor ama tek tuk. Demek ki daha once bu sorunla karsilasmissin soracaksin en basta. O Amerikan kartini da sirf artislik olsun diye kullandigina yemin edebilirim ama ispatlayamam. (Bu kalibi da kullanmis oldum ilk defa idare edin:))

@inheritance +1 onu yazacaktım yazmış.

Sıfır bilgi sahibiysen kendi kendine araştırmaya öğrenmeye üşeniyorsan ve para verip motive olurum diyorsan Serkan Yimsel'e bakabilirsin bu işlerin ilaç tarafında değil de bilim tarafındadır. Onun dışında 7'den 70'e genç yaşlı bilgili bilgisiz herkes için itme-çekme-bacak antrenmanlarını öneririm.

Bence yeni başladıysan,

internetteki yüzlerce programı araştırıp, inceleyip, mantığını anlamaya,
Onlarca video seyredip, hareketin doğrusunu anlayıp, kendi videonu da çekip, nerede hata yapıyor olabileceğini kavramaya, üşeniyorsan,

Hocası, sahibi idealist, dükkanı yeni açmış, pek üyesi olmayan, ilgili, sen daha ikinci hareketteyken dikkati dağılıp ya telefonuna ya da yandaki hatuna odaklanmayan bir hoca bulup paraya kıy. O hocaya özel ders teklif et.

Öyle uzaktan eğitimle olacak iş değil.

Bu sporda, bütün kazanımların en fazla iki senede çöp oluyor, ama sakatlanırsan ömür boyu sürüyor.

Pt'ye gerek olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de dinlediğim tek adam serkan yimsel +1

Internet derya deniz. Sırf reddit fitness'a baksanız bir sürü program var.

Bunun yanina mike israetel + menno henselmans + alan aragon falan ekleyin. Hatta hareketleri, muscle activation için ben pakulski bitti gitti.

haftada en az 4 gunde gunluk 1.5 saat yuruyus

Boks. Doğru düzgün bir salon bulabilirsen tabii, genelde boks salonlarının yüzde 95’i tırt mahalle arası salonlar, onlara gitme.

Ben 5-6 sene önce gitmiştim çok keyifliydi. Şampiyon gibi hissediyordum antrenmandan çıkınca. Kendini çok zorlayıp gözü kararanlar falan da oluyordu ama antrenmanda.

Kürek de bir opsiyon olabilir. Benim radarımda şu aralar, hem sosyallik hem spor bir arada mis. İstanbul‘daysanız güzel kulüpler var Moda Suadiye arası sahil tarafında.

Boks, kickboks, bjj.

Abi sporu yine yap ama diyetsız spor hiçbir işe yaramaz strongman'lere falan bak hepsi 2000 kalori yaktıracak antrenmanlar yapıyor ama 5000 kalori yedikleri için hepsi şişman. Yoksa günde 1 saat yürüyüp üstüne 250 kalori açığı verirsen yine kilo verirsin, durduk yere crossfit falan işlerine girip kendini sakatlama.

en maliyetsiz ve en az alana ihtiyaç duyacağın spor ip atlama

30-40 liraya en ucuz iplerden al ve 5-6 metrekare bir alan bul kendine ister açık ister kapalı alan

youtube dan jumping rope dudes gibi kanalları takip et

inanılmaz bir kardiyo ip atlamak

Kaleci sacli forvet +1
Önce bir yürüyün, kalori takibi yapın. Sonra bakarsiniz. Benim görüşüm bugün bir spora baslasaniz bosuna para verip sonra gene tembellik yapma ihtimali yüzde 70.

Abi hazır konusu açılmışken fikir vermesi açısından biraz daha ekleme yapayım. Antrenmanda harcadığının enerjinin hiçbir önemi yok, yani kilo kaybına etkisi sıfır çünkü ağırlık antrenmanı yaparken harcadığın enerjinin tümü kaslardaki şeker rezervlerinden gidiyor, kardiyoda yüksek nabızda harcadığın enerji de karaciğer rezevlerinden gidiyor. Düşük tempo kardiyolarda da yağ yakıyorsun ama bu yağ yakımı totalde yağ kaybına etki edecek bir miktar değil. Ayrıca antrenman sonrası yediğin karbonhidratlar kas-karaciğer rezervlerinin tekrar dolmasını sağlıyor, yani sen 1000 kalorilik bi enerji çıkışı yapsan bile o büyük oranda şeker olduğu için sistem onu tekrar yerine koyuyor yediğin her öğünle ama sen diyetle kalori açığı verdiğinde aradaki o boşluk vücut yağlarından gidiyor ve belli bir sürecin sonunda kilo vermiş oluyorsun, konu bu kadar basit aslında. Şimdi ben yukarıda "1000 kalorilik çıkış yaparsan" dedim ama en baba kardiyoda olsa olsa 300-400 kalori yakarsın bu arada, onu da belirtmek isterim. Ayrıca yüksek kardiyolarda şeker rezervi yetişmediğinde sistem şekere dönüşebilen aminoasitleri yıkıp onu kullanabiliyor, o da kas kaybına neden olabiliyor bunlara da dikkat etmekte fayda var. Kardiyoları sadece sağlık için yaparsan daha iyi olur, o da afedersin bokunu çıkarmadan olacak şekilde. Diyet=Kilo kaybı. Bunun başka bir yolu yok.

her gun cik bir saat yuru, yapilabilecek en basit egzersiz. sonra zamanla farkli seyler yapmaya da enerjin olur kilo verdigini gordukce.

sprint at. 30 sn tüm gücünle sprint, 2 dk yürüyüş sonra tekrar. 10 set yap böyle.

bunun dışında eğimli yerlerde tempolu yürü. belgrad ormanı parkuru eğimlidir mesela.

biraz hantallık atılınca koşmaya başlarsın.

ben her haftasonu ormanda 18-20 km koşuyorum. hafta içi salonda 2 saat 5,5-6 km hızda 15 eğimde yürüyorum. nabız 175 oluyor, 1500 kaloriden fazla yakıyorum. protein ağırlıklı besleniyorum. bol et, yumurta, balık. şeker çok nadir, kutlamalarda. içki yine aynı. ayda 1-2. içmemek mümkünse içmem. sigara da içmem.

kilo vermek için tempolu yürüyüş üzerine tanımam. tam bir f/p sporu.

yediklerinize dikkat etmeden kilo vermeniz imkansız. yediklerinize dikkat ettikten sonra yürüyüşle inanılmaz bir gelişim gösterebilirsiniz.

Botoks. Krem gozle gorulur bir fayda etmez

yaz kış güneş kremi
hekim kontrolünde retinol
çinko, biotin, d vitamini düzenli kullanım
düzenli bol su tüketimi
iyi uyku
sıfır sigara, alkol
gece yüz temizliği

tercihe göre yüz yogası ve veya geç kalmadan botox

botoks fazla degil mi? daha gencim hem cok kirisik da degil.

Kırışıklıklar çok rahatsız ediyorsa ve ilerlemesin istiyorsanız botox gerçekten... yok henüz tatlı tatlı başlamışsa dermokozmetik ürünlere geçilebilir. Her yaş grubuna göre kremleri mevcut.

edit: jimjim +500 ayrıca.

hayir 30 yas icin gec bile :) zaten ayarsiz yaptirmadikca fazla falan gelmez, kimse farketmez. duzgun yapilanlarini farketmiyorsun, kotu yapilanlarini farkediyorun o yuzden adi cikmis.

bir de beklentiler onemli. amac dinc ve dinlenmis gorunmek. bu felsefeyle yapilirsa botoks ve diger mudaheleler basarili olur. yoksa 55 yasindaki kisinin 35 gorunmeye calismasi husran yaratacaktir.

yukarida da dendigi gibi gunesten kacinma, uyku, spor falan da onemli tabi. tutup guneste istakoza donmek ve sonra anti aging kremlerden medet ummak sonuc getirmez.

botoks+
28yasindayim bn de dusunuyorum kremler falan çok gunluk bakimlar

Botox +1

Gecen yila kadar belli oluyor. Mimiklerin kalmiyor diyordum sonra bir arkadasimin minik minik hep botox yaptirdigini ogrendim. Soylemese kesinlikle anlasilmazdi. En mantiklisi iyi bir yerde botox.

zorla botoks yaptiracaksiniz anlasildi. goklerden gelen bir karar ver belli ki.

Yaz kış düzenli güneş kremi.

botoks yerine yüz yogası ve iyi bir göz ve yüz kremi.
düzenli yoga ve düzenli krem kullanımında şu süreçte önüne geçersiniz.

bu arada botoksunuz varken yüz yogası yapamazsınız.
evet yapanlar var ama doğru değil, botoksun da kalıcılığını kısaltır.

Botoks nedir arkadaş, abartmayın.

Retinol içeren krem ya da direk retinol serum alın geceleri yatmadan sürün. Hem zararı yok (A vitamininden türetilmiş bir şey bu) hem kırışık önlüyor, var olanı elinden geldiğince dolduruyor. Ömür boyu kullanın kafanız rahat etsin. Fakat cildi inceltiyor, o yüzden güneş kremi kullanın leke yapar cilt kanseri fln. Bir de ilk haftalar her gün sürmeyin, cilt alışmadığı için yara yapar. Yavaş yavaş alıştırın cilde haftada 1-2 kez yapıp, sonra her gün sürersiniz.

Arkadaşlar her konuda olduğu gibi bu konuda da çalışan işleyen bir mekanizma var burada, asgari de olsa bunu bilmek gerekir. Cilt neden kırışır? Yaşlandıkça cilt kolajen üretmeyi azaltır deri esnekliğini kaybeder ve kas doku üstünde sünmeye başlar siz de kırışırsınız, bu süreci hızlandıran detaylar vardır yoğun sigara kullanımı korunmasız güneşe maruz kalmak az su tüketmek vs. Bunlara maruz kalmış bir cilde botox ne yapar? Deriyi hack'lar hile yapar kırışıksız gözükürsün ama bu kalıcı bir çözüm değildir biliyorsunuz ki. Oysa retinoller güneş kremleri ve c vitamini serumları gibi ürünler aktif çalışan ürünlerdir orta-uzun vadede kolajen sentezini arttırdığı ve kırışıklıkları nispeten azalttığı bilimsel olarak ispatlanmışdur. Yani botox yaptıracaksanız tabii ki yaptırın o da mesela mimik kaslarını kullanmanı engelleyerek kırışıklığın önüne geçmeyi hedefler ama bu ürünler de gayet çalışan sistemlerdir yabana atmamak lazım.

Öncelikle bilmeniz gereken cilt içerden beslenir dışardan desteklenir.
-Kırışıklık başladıysa muhtemelen dolgunluk kaybı ve sarkma da başlayacaktır. 30 lu yaşlarda artık kolajen sentezi işi sıkıntıya girmeye başladığı için peptit formda kolajen takviyesi alabilir, ya da kolajen aktive eden takviyerlerden alabilirisiniz.
-Kolajen c vitaminini sever yeterli c vitamini de aldığınızdan emin olun tabi
-Ayrıca sigara ve şeker kullanmamak lazım

Dışardan destekleme kısmına gelince. -Güneş yaşlanmanın en önemli sebeplerinden biri. İyi bir güneş kremi ile güneşten yeterince korunduğunuza emin olun.
-Yine hyaluronik asit serumlarına da şans verebilirsiniz. Dolgunluk vereceği için hafif kırışıklıklara faydası olabiliyor.(tabi HA serumunu sürerken de cildinizin ıslak ya da nemli olması gerekecek. Çünkü tutacak su bulamazsa içerdeki suyu çekecektir HA)
-cildinize uygun, uygun dozda bir retinol krem ya da serum edinebilirsiniz. Yalnız retinol kullandığınız da(özellikle gündüz kullanırsanız) leke oluşmaması için güneşten iyi korunduğunuza emin olun.

Araba kullanmak zor değil sadece sen acemisin ve kas-motor hafızan henüz aracı düşünmeden kontrol etmeye adapte olamadı, şu an araç sürme işini beyninle yapıyorsun ama yetenek kazandıkça adaptasyon sağladıkça görevi beyincik alacak sen de o zaman yolda yürümekten daha kolay olduğunu göreceksin. İkinci olarak da bu süreçte yan aynaları daha sık kullan sağa yanaştıkça düzeltirsin böyle böyle alışıp bunlara ihtiyaç duymayacak bi noktaya geleceksin.

Özel direksiyon dersi alıp "allah allah insanlar nasıl kullanıyor" demeyecek seviyeye gelene kadar trafiğe çıkmamanızı tavsiye ederim.

Alışırsın

Sol ayağınız sol teker hizası civarına denk geliyor. Her zaman sol ayak şeridin biraz içinde kalacak şekilde soldan hizalama yapabilirsiniz. Arabanın genişliğine alıştıkça sağın hizasının nereye denk geldiğini de anlamaya başlarsınız.

İncredible +1

Kaldirima ciktim diyorsunuz aynayi zor kurtardim diyorsunuz. Millrtinde kendinizinde canini yakmayin.

bir profesyonelden özel ders al. şeritte vücut konumu olarak kendini değil aracı ortalayacaksın. hafif sol taraftan bakman gerekiyor, çok karmaşık değil.

şu an yorucu gibi geliyor çünkü her şeyi düşünerek yapıyorsun. yeteri kadar pratikten sonra çoğu hareketin refleks halini alacak.

incredible ve kuzeyli, arkadaslar saka misiniz? tabii ki su an bu acemilikle trafige cikmayi ve aktif sekilde kullanmayi dusunmuyorum.

siz anne karninda ogrendiniz sanirim? baska turlu bu tarz bir yaklasim imkansiz cunku.

makul tavsiye ve yorum yazan diger arkadaslara tesekkur ederim, bir sure kimseye bulasmadan arabaya alisayim sonrasinda pratik icin bir hocayla calisirim diye dusunuyordum. zamanla iyilesecek farkindayim, bol pratik cok onemli ama su serit hizalamaya alisana kadar zorlanacagim anladim onu.

1. Arabaya alışayım sonra ders alırım diye düşünmeyin. Ne kadar etken özel ders alırsanız o problemleri aşmanız kolaylaşacak.

2. Yolda ortalamak için en ileriye bakmak gerek, direksiyon simidi şeritlerin en ilerisine doğru baktığınızda ortada olmalı. Yani hemen önünüze yanınıza bakarak ayarlayamazsınız, baktığınız yöne doğru da istemsiz hareket edersiniz.

3. Sağ kaldırıma yakınlık için de araç içinden göz ayarı gerekir. Aracın sağ çıtası önemli hiza almak için.

4. Yukarda yazdıklarımı kendi başınıza yapıncaya kadar hem çok zaman kaybeder hem de zorlanırsınız. Ders aldığınız da çok daha hızlı olacaktır. Mümkünse önceliğiniz bütçe ayarlayıp ders almak olsun. İnstagramda bir sürü hoca var, kafanıza yatan birini bulabilirsiniz ya da sahibinden de olabilir.

5. Yukarıda yazılmış kullandıkça kas hafızası mı oluyormuş otomatikleşiyor araç kullanmak.
Ben de çok uzun yılların sürücüsü değilim, sizin gibi endişelerle başlayıp yola çıkmış artık trafiğe katılmış çok tecrübeli olmayan birinin tavsiyeleri olarak okuyun.

Ben bunu şöyle aştım açıkçası. Düz yol değil de daha zorunu söylüyorum. Arabayı kullanırken 20 30 metre önünü kolluyorsun zaten. Mesela araba park etmiş baktın çok dar bir yol var. Sen uzaktan bakınca benim arabam buradan geçer mi diye soracaksın kendine, eğer geçmez kanaatine varırsan zaten mesele yok ama eğer geçer dersen gidip sola yanaşabildiğin kadar yanaşacaksın. Gerekirse aynayı milimetrik hizalayacaksın. Sol aynayı takip etmek doğal olarak sağa göre çok kolaydır. Araba buradan geçer kanaatine varabilmek zaman alacaktır ama aracın büyüklüğüne zamanla alışacaksın. Yukarıdaki arkadaşın dediği gibi sol bacağın muhtemelen aracın sol yan tarafından maksimum 30-40 cm falan içeride. Sola mümkün olduğunca yanaşarak gidebilirsin. Bu şerit olur duvar olur ama tabi bu şehir içi yollar için bir tavsiye

Hocam asil sen saka misin? Arabaya alisinca zaten kullanabiliyor oluyorsun ders almana da gerek kalmiyor.

Umarim kimseye zarar vermeden bir sekilde ogrenirsin.

Annemin karninda ogrenmedim tabiki ama kaldirima cikiyorum arabayi hizalayamiyorum diye de derdim olmadi.

bu usluptan herhangi bir beklentim olamaz maalesef bu tavirla sizi ciddiye alamiyorum.

ders almak için araca alışmayı bekleme çünkü temelinde sıkıntı var. gerekirse hoca eşliğinde stop ettire ettire dur kalk çalışmalısın, ayıp bir şey değil.

Yuruyen trafik canavarindan ayarimi yedigime gore gunume devam edebilirim.

Siz insanlari tehlikeye atinca sorun yok yazinca mi sorun oldu. Sorumsuz bir insansiniz gercekten yazik. Araba kullanmak sorumluluk istiyor insanlarin canina veya malina kast edebilirsiniz.

Özellikle geç ehliyet alınan durumlarda ya da az video oyunun oynayan kişilerde bu olabiliyor (eşimden biliyorum:) Bir süre sonra düzeliyor. Burada önemli olan sık sık çıkarak korku geliştirmemek. Benim de aynama biri gelip dokunmuştur bu çok sorun değil. Önemli olan fren-gaz karmaşasına girmemek. Onun haricinde herkes benzer yollardan geçmiştir. Oyna devam:)

Edit: Kaldırıma çıkmak biraz fazla olmuş. Bu durumda temelleri gerçekten gözden geçirmeniz gerekir.

herkesin çatır çatır kullanıyor diye şaşırmanın nedeni araba kullanmayı öğrenmeden sana ehliyet verilmesi. ben ehliyetimi aldığımda evet şu anki kadar rahat olmasam da şeridimde durmayı, kaldırıma yanaşıp park etmeyi biliyordum.
sürücü koltuğu solda olduğu için kendini şeritte ortalayamamak diye bir acemilik durumu yoktur arkadaş, ya da sağa yanaştığımın farkında değildim diye de bir acemilik durumu yoktur. sen araba kullanmayı bilmiyorsun, ya ehliyetin yok ya da sana ehliyet veren kişi bir suç işlemiş.

şu an bir trafik canavarısınız. insanların malına canına zarar vermeden eğer araç kullanmaya niyetiniz varsa kursa yazılın. insanlara çemkireceğinize nasıl bir tehlike yarattığınızın farkına varın.

ben de yıllarca kaçıp zorunlu olarak son 3 aydır aktif olarak trafikte araba kullanan birisi olarak, mutlaka ders al derim. ilk zamanlar her şeye her yöne dikkat etmek cidden çok zor konsantrasyon gerektiriyor, en basitinden ilk zamanlar silecekleri çalıştırmak bile zor geliyor. ama alışıyorsun.
instagramda dünyasürücükursu diye bir hesap var, basit temel bilgiler veriyor. ben çok faydalanıyorum ondan, girip bir bakabilirsin.

@denizgonen okudugunuzu anlayamadiginiz icin uzgunum. umarim gercek hayatinizda bu konu cok zorluk cikarmiyordur size. zaten iyice alisip ogrenmeden trafige cikmayi dusunmedigimi muhtelif yerlerde belirtmisim hala neyin şovu anlamadim bu yaptiginiz.

her neyse, ehliyetimi alali neredeyse 20 yil oluyor, o donemde arabam yoktu sonra da ihtiyac olmadi vs. derken ancak sira geldi. bir hoca bulacagim oyleyse. mantikli tavsiye veren arkadaslar sag olsun. kazasiz belasiz gunler dilerim.

sol tarafta trafik var ve orada olmaktan korkuyorsun. güvenli olan tarafta kalmak istiyorsun. yüzmeyi öğrenirken kenardan tutmak istersin, ayağın yere bassın istersin. bırakıp gitmek istemezsin. aynı duygu. kendine güvenin geldikçe şeridi ortalayacaksın. bol bol pratik yapmaktan başka çözüm yok. sabah erken saatlerde, trafiğin hiç olmadığı yerlerde. bol bol pratik.

ders de al. ben 15 saat ders almıştım ilk trafiğe çıkacağım zaman. senelerdir hiç bir çizik, sürtme, near miss vs. yaşamadım. ama ilk 2 sene 2 ayda 1 sürterdim bir yere. edit: kaldırıma çıkmayı aklım pek almadı. ders almadan trafiğe çıkmasan iyi edersin.

Ders almanın şöyle faydaları da oluyor; hoca öyle bir metaforla geliyor ki o anda şeridi ortalamak, dönüşler vs. çok daha anlaşılır hale geliyor.

Ayna aynaya dokunmadan araba öğrenilmez. Ben de kaldırıma çıktım. Dönerken çıkmışsınızdır bişey olmaz. Yavaş yavaş gider kurallara uyarsınız. Ben ders de almadım ama babam iyi anlatırdı öyle bi şansım oldu. Allaha şükür kimseye zarar vermedim. Bi kere bi volvo yu çizmiştim yalnız allahtan ucuz kurtardım. Hangi arabayı çizdiğinize dikkat edin, kaskonuza göre araba çizin :)

www.netflix.com

hücresel bazdan sistemsele çok kompleks bir konu. takviyeler, vucuttaki etkileri gibi konularda şu kitabı önerebilirim.

deniz şimşek
(bkz: birim)

Paraya kıyıp şu kitabı alıp baştan sona okursan sahte doktor bile olabilirsin ve kimse sahte doktor olduğunu anlamaz: www.guneskitabevi.com

@Kaleci Saçlı Forvet öyle bir niyetim yok :) kitap hakkaten pahalıymış

Forvete katılıyorum. Fizyoloji veya biyokumya okumalı. Ama ilgilisi olmayınca terimler içinde boğulursunuz. Daha basit fizyo veya
klinik biyokimya kitapları da olabilir.

malesef diyemezsiniz. bunun için kat maliklerinin çoğunluğunun aldığı karar olması lazım bildiğim kadarıyla.

Ev sahibi iseniz vermeyin. Dava mi acmakla ugrasicaklar?

Abi sitede falan oturuyorsan site yönetmeliği vardır orada ne yazıyorsa kural o, çoğunluğun onaylayacağı bi değişiklik yapılmadığı sürece ona uymak zorunlu. Davyla mı uğraşacaklar argümanı da anlamsız uğraşırlar yani işleri o.

site olmasa da, apartman yöneticisinin görevi zaten bu tip durumlarda dava açmakla vb. uğraşmak.
yukarıda zaten detaylı açıklanmış ama talebiniz etik olarak da apartmanda yaşama kültürüne aykırı.

dava mı acmakla ugrasicaklar diyen arkadaşa katılmamakla beraber eğer ödemezseniz sizden faiziyle parayı alırlar. yönetmelik var. emsal kararlar da mevcut.

bireysel olarak öyle bir karar veremezsiniz. ama apartman toplantısına katılıp bu fikrinizi sunup, insanları ikna ederek çoğunluğu kazanıp kapıcı hizmetini kaldırtmanız mümkün.

Roket adam yazılması gerekeni yazmış, bu hizmetleri veren şirketler mevcut, çok daha ucuza geliyor üstelik kapıcı dairesi kiraya verilip binaya gelir sağlanabilir.

8 daireli apartmanda oturuyorum. Aynı yapılan iş için aylık 100 lira ödüyorum.(Yeni gelen zamlarla da olsun en fazla 200 öderim heralde)
Yalnız bizim kapıcı sadece bizim binaya değil çevremizdeki 10 15 kadar binayla ilgileniyor.
Kapıcıdan feragat etmek yerine çevrenizde varsa bu işi yapan böyle bir kapıcı ayarlayabilirisiniz.

Biz kiracıyız toplantıya falan da katılamıyoruz doğal olarak. Herkes memnun galiba adamdan ve haybeye verdiği bu paradan bilemedim.

Tavsiyeler için teşekkürler emekli olur gider belki birkaç seneye yapacak bir şey yok gibi.

@metos olması gereken de bu bence ama dediğim gibi kimse bu adamı niye besliyoruz demiyor. Yağmur yağacağı gün bile iş yapıyor gözükmek için sağa sola hortumla su tutuyor adam :D

daire başı 1000 çok fazla hele birde apartman için. kapıcıda güzel kitlemiş her apartmandan asgari al oh ne güzel iş.
bizim apartman 16 daire ocak ayı aidat 200 liradan 300e çıkacak. apartman olarak kapıcıya aylık 2000 lira veriliyor.

aidat çok fazla. birden fazla apartmana bakan birisiyle anlaşarak ayda 100 tl ile kurtulabilirsiniz. 10 daireli apartman için full-time kapıcı istihdam etmek çok saçma.

herkes bu hizmete haybeye verilen para olarak bakmıyor olabilir, ben kapıcısız apartmanda oturmak istemem mesela.

ayrıca kapıcının çöp toplayıp bahçe sulamak dışında apartmanın kazan dairesi, tesisatı, usta başında durması vb. gibi konularda yaptığı bir sürü iş vardır.
eğer senelerdir apartmanın kapıcılığını yapıyorsa, tatile giderken çiçeğini sulasın falan diye anahtarını bile bırakan vardır, bir sürü işini yaptırıyordur insanlar.

siz yine de dışarıdan birinin tutulmasını teklif edin, sonra tutacağınız evin de kapıcısız olmasına dikkat edersiniz.
zaten artık az var kapıcılı apartman.

Apartman yönetimiyle kapıcı arasında bir iş sözleşmesi var olarak anlıyorum. Bu sözleşmeyi iptal etmek için -yani kapıcıyı işten çıkartmak için- tazminat ödemeniz gerekir. 10 daire varsa daire başına düşen miktarı hesaplayıp ona göre hareket edin derim ben.

O hizmete ayda 1500TL ödemek akıl karı değil ama. Tazminatın kaç lira tutacağını öğrenip komşularınızı örgütleyebilirsiniz.

Kapici ayda 15 bin lira mi alacak, anlamadim?

Kim bir kapici icin 1500 lira verir, cok garip. Ultra luks zengin semtinde yasiyorsunuz galiba. Oyle olsa bile cok sacma bir gider cidden.

Nasil ki tek basina "ben krallik istiyorum" diyemiyorsan bunu da diyemiyorsun maalesef.

Eger kapici istemiyorsan kapicisiz binaya tasinacsksin. Sen dersin ben copumu atarim digeri der ben birinci kattayim asansor kullanmiyorum otomati kullanmiyorum. Bunun sonu gelmez. Toplum icinde yasamayi ogrenmek lazim.

Komsularla birlikte cogunluk olup kapicinin iptali olmadigi surece odemek zorundasin.

Tek daire üzerine 5 katlı apartmanda yaşıyorum. Aylık gider, elektrik (7.5 tl) ve temizlikçi kadının parası (30tl) toplamda aylık 37.5 lira. Çatıda güvenlik kamerası için sistem, uydu alıcı ve apartman içinde aydınlatma bu paraya geliyor. Sizde asansör de vardır. Olsun 30-40 lira. 40-50 lira da temizlik parası desen (ki bizimki çok düzgün silmese de haftada iki gün siliyor). Hadi yönetici de kendi payını ödemiyor diyelim. Max olur 100 lira.

Sizin dediğiniz paraları havuzlu sitelerde ödüyorlar.

kapici sadece cop toplayip haftada bir temizlik mi yapiyor yani ve karsiliginda da 15k mi aliyor?! dogru mu anladim.. eksik anlattigin bi seyler olmali ya da.

yok oyleyse; yakin oldugun ev sahipleri varsa konus kendileriyle kulis yap. ya bu para insin ya bu adamin is tanimi genislesin de kendimizi enayi hissetmeyelim de.

apartman cok luks bir semtte degilse ve havuzu, kis bahcesi bilmem nesi yoksa cok ilginc bi durum var ortada cunku.

ortalamanin ustu bi semtteyim, disaridan hizmet aliniyor, haftada 2 bahce dahil siliniyor her yer, uc basamakli bi sayi bile odemiyoruz. apartman zengin dolu, ona ragmen 1500 lira kapici parasi desen olay cikarir bizimkiler :D

sen tek basina ben muaf olayim diyemezsin yani ama cok haklisin bakinca

Bir adamın gelip senin çöpünü alıp atması kadar saçma sapan bir şey olamaz. Bir çok farklı yerde yaşadım. Sadece Ankarada kaldığım apartmanda vardı bu saçmalık. Hatta adama ben kendi çöpümü atarım bunun için zilimi çalma demişligim de var.

Eskiden Genelde yaşlı ve zengin çogunlugun oldugu apartmanlarda oluyor bu. Şimdi hala olması şaşırttı beni. Apartman yöneticinizle konuşup bu konuyu dile getirin. Çogunlugu saglayıp bu saçmalığa son verin. Apartman temizliği ise basit iş. Mesela şuan 5 m katlı 20 daireli apartman için temizlik şirketine ayda 2000 lira veriyoruz .o da daire başı aylık 100 lira yapıyor. Haftanın birkaç günü gelip temizleyip gidiyorlar.

Bana cok garip geldi. 10 daireli ufacik bir apartmanin coplerini atip haftada bir yerleri silmek full time is degil ki. Normalde kapicilar birden cok apartmanda calisir. Kac tane asgari ucret topluyor bu adam?

Merkezi sistem isitma var da aidat onu da kapsiyor sandim ilk okuyunca. Bu aidatin sadece kapici ucretini kapsadigindan emin misin?

gunduz vakti gunesli veya bulutlu farketmeksizin kremi surebilirsiniz hatta surmemiz gerekiyor. bana gore evden cikarkenden ziyade gece yatmadan once kullanmak daha faydali olur. bu kremi cok sevdim ton esitliyor
www.limonian.com

Abi kışın pek güneş olmuyor diye bir şey yok güneş yine var sadece açısı değişiyor ama güneş ışınları cildi aynı şekilde etkiliyor, kış gelince güneş başka bir yere gitmiyor bildiğin üzere, o nedenle güneş kremini kışın da kullanmalısın. Ha yok abi kullanmayacam ben diyorsan mat bitişli nemlendirici sür arada da yenile o da iş görür ama bence güneş kremi kullan yani yaz kış.

Tam tersi güneş kremi kış aylarında da lazım ve gerekli :)

önce bunu sürün: www.dermoeczanem.com

sonra bunu: www.dermoeczanem.com

spordan kasıt ne tam olarak? fitness/body building mi?

öyle bir test olduğunu sanmıyorum, velev ki var sonuçlarını aldınız reçetesi ne ola? dört dörtlük antreman, beslenme ve hayat stili mi?

gelişimini gözlemlediğiniz veya öykündüğünüz idealize bireylerin anabolik steroid almadığına emin olun, unutmayın kimse doping-hile yaptığını açık açık kabul etmez. veyahut kondisyon, kas hafızası ve spor geçmişi olan bireylerle antremana aşina olmayan birinin birim zamanda eşit yol almasını beklemekte abes bir durum,

öte yandan; genetics >> progressive overload

ilki için inisiyatif alamaz dolayısıyla, 1e1 aynı egzersiz, beslenme ve hayat stiline sahip diğerlerine oranla daha geç sürede limitlerinize ulaşırsınız, diğeri içinse açık kaynaklara veya pt/koçların yönlendirmesiyle belki aradığınızı bulabilirsiniz

yeterli yapıyorum dediğiniz ne mesela?

Çoğu kişi yeterli yaptığını sanıp yanlış hareket edebiliyor. İyi bir pt bulup bir kaç ay onunla devam etmeyi deneyin bence, ben faydasını görmüştüm.

bu bir cok seyden hangilerini yaptigini bilmeden kimse cevap veremez buna.
ayrica hangi spor ve hangi amacla yapiliyor o da yazilmamis.
soylendigi gibi bir cok kisi bir cok seyi dogru ve yeterli yaptigini zanneder ama aslinda hicbir fikri yoktur. biraz daha detay verirsen daha iyi olur.

Bro benim etrafımda da senin gibi düşünen çok insan var ama onların ana problemi bu işlerin mekanizmasının nasıl işlediğini bilmemeleri ve araştırmamaları. Gelişim sağlamak çok basit birkaç formülün üstüne inşa edilir. Bunun en önemli basamağı alman gereken toplam kaloriyi doğru hesaplayıp doğru makralora ayırmaktır. Vücuda kas eklemek istiyorsan yemek yiyeceksin, yani bu yemek yemek dediğim 1500-2000 kalori değil 3000-3500 hatta 4000 kalori, hadi seni doğal farz ediyorum en az 3000-3500 kalori. 3000-3500 kalori alıyor musun mesela HER GÜN? "Gelişemiyorum" diye şikayet edenlerin aldığı kaloriyi hesaplasam en babası 2000 kalori alıyordur herhalde. İkinci olarak ben bi bölgeye haftada 20-25 set veriyorum, normal bi insan için bu bence ideal ama yanımdaki adama bakıyorum "abi ben sağlam basıyorum" deyip 40 set yapıyor. E o zaman da kaslara tolere edebileceğinden fazla stres verip katabolizma yaratıyorsun, bu da gelişimi engeller. Her kas grubu için HAFTADA 20-25 setten fazla çalışıyorsan o da gelişimini engelleyebilir. Ayrıca progressive overload yapabiliyo musun? Yani kaslara dönem dönem artan ağırlık yüklemesi yapman gerekiyor, kas gelişimini bunlar uyarır, bunları doğru şekilde yüklemezsen bu da engeller kas gelişimini. Yani aks gelişimini yavaşlatacak çok fazla ayrıntı var bence ilk önce bunları bi gözden geçir.

Ha bana akıl verme bro soruma cevap ver dersen endokrinoloji servisinde bi kan tahlili yaptır belki tiroidlerin fazla çalışıyordur aldığın kaloriler oraya gidiyordur ya da serbest testosteronun düşüktür kas inşası yapmaya yetmiyordur.

gerçekten diğer insanlara kıyasla gelişimini ciddi derecede düşürecek bir eksikliğin olsa bu sporla değil çok başka sağlık sorunları olarak karşına çıkar.

muhtemelen yeterince beslenmiyorsun ve egzersiz formların yanlış. diğer insanların genetik avantajları tabi olabilir. ama dışarıdan yağlı gördüğün fakat spor geçmişi olan biri 3 ayda bu yağları yakıp üstüne biraz da kas eklediğinde çok ciddi fark eder. sen de bunu onlar gelişti ben kaldım diye yorumlarsın.

Espresso ayarında çekilmiş olursa daha iyi olur, filtre kahve boyutunda olduğunda arada boşluklar oluyor istenen basıncı yakalayamıyor pişme esnasında.

Evet

kahve yeterince çözünmez...

Moka potta espressodan kalin cekim kullanilir.

Bazal metabolizma senin yaşam konforunu düşürmeden alman gereken minimum kalori miktarını verir, o zaten zorunlu bir miktar. Bazal metabolizmanın üstüne bir de günlük ihtiyaca göre alınması gereken kalori miktarı vardır, onu da hesaplayıp 200-250 kalori altında beslenmen gerekiyor. Yani atıyorum bazal metabolizman 1500 kalori çıkar günlük ihtiyacın da 2000 kalori, senin günlük 1800 kalori alman gerekiyor.

www.calculator.net bu siteden bazal metabolizma değil de eğer hiç egzersiz yapmıyorsan sedentary seçip hesapla.

eğer bazal metabolizman 1500 kaloriyse normalde günlük harcadığın kalori 1500'den biraz daha fazladır günlük aktivitelerinle. diyelim ki 1800 olsun.

kilo vermek için kalori açığı yaratman gerekiyor. 1 kg 7700 kaloriye eşit. yani toplamda 7700 kalori kaybettiğin zaman 1 kilo vermiş oluyorsun.

eğer sen kendine 2 haftada 1 kilo vermek gibi bir hedef koyarsan. 7700/14=550, günde 550 kalori açığı yaratman gerekiyor.

eğer günlük yaktığın kalori 1800 ise, 1800-550=1250, günlük 1250 kalori alarak 2 haftada yaklaşık 1 kilo verebilirsin.

dediğim gibi o siteden eğer hiç egzersiz yapmıyorsan sedentary seçip günlük harcadığın kaloriyi bulabilirsin. hatta o site direk haftada kaç kilo vermek için kaç kalori alman gerektiğini de yazıyor hesapladıktan sonra.

Yediğini içtiğini aynı zamanda tüketmiş de oluyorsun bence bir sorun yok ama sen "yok bro sorun bence" diyorsan kavga edemem valla "he abi sorun tamam" der geçerim ama değil yani.

abi dil sabit bi şey değil ya. Tüketme kavramı son yıllarda daha popüler oldu çevresel olarak da tüketimi azaltın kampanyaları ile. Sonuç olarak besinleri yiyip içtiğimiz zaman tüketmiş oluyoruz. Daha sık kullanılmaya başladı ve bu şekilde dile yerleşti bence yanlış bi kullanım olmadığı gibi dilde zenginlik diyip geçilebilecek bi şey :)

Alkol içki konusu da öyle. Bu biraz daha negatif sebepli aslında içki içmek kalıbına negatif anlam yüklendiği için alkol aldım, alkol tükettim gibi bir ifade gelişti. He bence yine sıkıntı yok. Olabilir yani, dilin doğasında var bu tarz ifade gelişimleri. Diller böyle oluşup gelişiyor zaten

Sadece sensin.

Gayet uygun bir kullanım. Ben de kulanırım. Hatta hem yenilen hem içilen şeylerle ilgili genel bir ifade olduğundan bu şekilde kullanım hoşuma bile gidiyor.

Biri su tüketiyorum diyorsa su içtiğini vurguladığını anlıyorum ben. Vişne suyu için kullanıldığını görmedim. Su, alkol gibi şeyler için kullanılıyor.

Ben de varım yalnız degilsin :)

Tam sopalık olduklarıni da düşünüyorum. Çok yapay geliyor o yüzden sadece.

Beni de sayıverin :)

Ne demek tüketmek; beslenmek, faydalanmak, yararlanmak gibi yiyecek içecekten gelecek pozitif anlamı hoop tüketmek diye yok etmiş oluyoruz.

Tüketilen şey biter.

Mesela "her gün iki fincan kahve içerim" denir. Ama iş gram ile kahvenin kendisine gelirse o zaman tüketiyorum denir. "Haftada 250 gram kahve tüketiyorum." denir.

Abi şu an mı uydurdun bu kuralı asdasd

Sen ne derdin peki? Buna kural değil teamül denir.

Sen ne diyorsan o bro :)

son zamanlarda benim de dikkatimi tekrar çeken fiil. alkole de içki denmesine gıcık olmaktayım. bence tamamen insanın küçük yaşlarında tesadüfi olarak gelişen tepkiler.

alkandor ben de tam tersi içkiye alkol denmesine gıcığım. içki içilir. alkol dediğin şey eczanede falan satılır.

human centipede, martyrs

Bad Boy Bubby (1993) geldi aklıma ama ne kadar istediğinizi karşılar emin değilim.

Antichrist.

mientras duermes tarifine uyan en iyi film budur.

teyzem

antichrist demeye geldim, gaspar noe izlenmiştir kesin ama enter the void ve biraz da climax.

La piel que habito

Grotesque isminde, YouTube tan izlenilebilen bir japon filmi izlemiştim. O olabilir.

taxidermia

Mum&dad 2008
m.imdb.com

midsommar

cannibal holocaust
pink flamingos (solom'un 120 gününde de öyle korku öğeleri yoktu diye hatırlıyorum. o yüzden bu ruh hastası filmi yazdım)

edit: aklıma bir de tusk geldi şimdi.

Abi bu alıp unutma olayını çok süper bi şey gibi düşünüyorsunuz ama öyle bir şey yok ya Türkiye'de yaşıyorsun 2 hafta sonra ne olacağına bile bilmiyorsun ekonomi olarak.

Tunç şatıoğlu izle. Aylık cazip hisse öneriyor. En sağlam 10 15 tane hisseden portföy yapmak en mantıklısı. 5 tanesi patlasa 10 tanesi ile paran değerini koruyarak gidersin. Ama insanoğlu aç gözlü. Şu hisse iyiymiş tüm parayı şuna basaydım şu kadar kardaydım düşüncesi... çünkü 20bin lira ile 15 hissenin fiyatının aklında tuttuğuna değmez. Halka arz kovalayıp tüm parayı halka arz olan bi hisseye bakılabilir.

alıp unutmak için borsanın zirveden %15-20 civarında düşmesi beklenir.
bu ne zaman olur tabi soru işareti.
hatta öyle yapacaksınız ki, %50-60 düşüş olabilme ihtimaline karşı parayı üçe bölerek gireceksiniz.
diğer yandan borsanın neden %15-20 düştüğü de önemli. genel bir kriz varsa bazen bu düşüş bütün bir seneye yayılabilir.
velhasılı finansal okuryazarlık olmadan bir haftada %30-40 kazanılıp kaybedilen yerde işlem yapmaya girmek büyük risktir.

Ben de yeni girdim ilk halka arzımı bugün aldım bakalım ne olacak.

çekilmişken mepet alırdım ama sen alma.

Şu an diğer yatırım araçları kazandırmadığı için herkes borsacı olmuş durumda.
Sonuçta fiyatlar da o na paralel şişmiş vaziyette.
Taşlar yerine oturup döviz ve faiz serbest piyasa koşullarındaki yerlere geldiğinde, borsaya gelmiş yeni yatırımcı 'Aaa burası güzelmiş' deyip kalır mı, bu önemli.
Kalmaz ve daha önce bildiği yatırım enstumanlarına dönerse borsada büyük bir düşüş yaşanabilir.
Onun için bu şişkin fiyatlarla borsada uzun vadeli yatırım bana çok cazip gelmiyor.
Yine de girip uzun vadeli yatırım yapacağım diyorsan KRDMD, SAHOL, THY, KOCHOL,TUPRS, EREGL gibi, derinliği fazla olan, henüz fiyat şişkinliğine uğramamış, spekülatörlerin günlük al sat ile fiyat hareketliliği yaratamayacağı sağlam kağıtlara yatırım yapmanı öneririm

Galip'in şirketine para yatiracagıma parayı çöpe atarım en azından param çöp oldu derim.

Ihlas mepet bunlardan uzak durun

Fonları araştırabilirsiniz, bakınız son 5 senelik getirilere:

www.tefas.gov.tr

@anx'in Tefas fonlarını önerip son beş yıllık kazançlarına işaret etmesi üzerine, oturup hesaplayayım dedim. Yanlış hesaplamadıysam eğer:

5 yılda
100 Endeks %353
$ %399 (Baskılanmasına rağmen)
TUİK'in TÜFE'si %286

Tefas fonlarının (serbest fonları düştükten sonra) ortalaması bu sayılara epey uzak. Ha % 3.099 kazandırmış fon da var. 'Ben o fonu bulurum.' diyorsanız elbette öneririm Tefas fonlarını.

Not: Enflasyonu yanlış hesaplamışım. %242 imiş.

Tabii ki şarapları.

cig kofte. ama boyle lavasla durum vs. degil, dumduz marulla guzel bir servisle beraber.

spicy, healthy, vegan kafasiyla iyi bir branding yapilsa & influencer marketingle beraber avrupa ve amerikada cok iyi satacagini dusunuyorum

Sarap +1. Avrupa'ya denizasiri ulkelerden bile cesit cesit sarap geliyor ama nakliye sureci cok daha kolay ve hizli olacak sarabi bi biz gonderemiyoruz herhalde. Sarap konusunda uzman falan degilim ama bizde bu isi cok ciddiye alip calisan sarap ureticileri var, hatta bunlardan biri olan arkas direkt isin lojistik tarafini da biliyor. Ne olmuyor, neyi yapamiyoruz anlamiyorum gercekten.

Cevizli sucugu bilmezler ama Churchkhela'yi bilirler. Tipki yogurt'un yunan sanilmasi gibi. Baklava'nin orijininin tam bilinmemesi, orta dogu yemegi gibi gorulmesi gibi vs.. Paketli gidalarin kalitesiz olmasi yuzunden de markalasamiyor olabilir. Lokum mesela tutuyor aslinda belli ulkelerde.

Her sektorde kaliteli isler olmasina ragmen marka cikaramiyoruz veya dandik olanlar yuzunden kaliteliler arka planda kaliyor, mesela tekstil, mesela mobilya.

Sarap +2. Yani fransiz adam gidip turk sarabi deneyim hmm demiyor ama markete gitsen california sarabi,italyan,ispanyol da var arjantin sarabi da var, turk sarabi yok.

Peynir de +1. Her ulkenin meshur peynirleri her yerde bulunabiliyor, mesela feta mesela cheddar. Parmigiano, camambert gibi meshur olanlari saymiroum bile. Hic bir yerde turk peyniri bulamazsin.

Berlin'de cig kofteci hippie veganlar doluydu. Vegan snack olarak tutmus. Ama Berlin haricinde gormedim, belki vardir bilmiyorum.

Midye dolma

Kumpir Almanya’da neden döner kadar yaygın değil hala merak içindeyim. Patates seviyorlar, karıştırarak yemeyi de seviyorlar. Param olsa sırf merakımdan açacağım.

Bizim peynirler bunlarınkini cebinde çıkarır ama ön yargı da var.

Almanları kırismıs zamanı kullandıkları tost makinası gibi birşey var, raklette, o da Tr de tutar gibi aslında.

tahin pekmez diye bir şey varken dünyada nutella'nın çılgınlar gibi satması, bilinmesi çok saçma mesela.

Abi adam pornocu, Steroid kullanmış olması %99. Vücudu+malum yerleri ile para kazaniyor.
Vücudu imkansız değil ama bu vücuda sahip insanlarin çoğu "bir şey" kullanmis oluyor. Zaten olay bu vücuda sahip olup uzun yillar devam ettirmek, o kisim asil zor.

Neyse yani vücudu imkansiz değil ama kendisinin natty olması bence imkansiz. Bence gh kullanmis olabilir

Bir insanın ilaç alıp almadığını en iyi trapezlerinden ve omuz başlarından anlarsın ilaca en çok tepki veren görüntü olarak diğerlerin ayrılan bölgeler bunlardır, bu abi belli ki ilaç kullanmış ona şüphe yok zaten kas oranı yüksek su oranı yüksek yağ oranı da nispeten yüksek ama aynı zamanda detayları da belirgin, aynı böyle bi vücudu ilaçsız yapamazsın yani hepsi bir arada olmaz, o trapezler falan hiç olmaz yani.

%100 ilaçlı, zaten natürel birinin bu forma kavuşması imkansız gibi bişi

Kıro vücudu bu ya, tam böyle diskolarda ''Are you cola?'' diyenlerden. Beğenen kadın var mı gerçekten?

kahvedesu yapma allaşkına kaç tane diskoda bu vücutla "are you kola" diyen adam gördün

Çok, ne kadar kıro varsa, hepsi böyle. Daha azı daha normal bence. Bence bir duyuru aç, sor, beğenen var mı şu vucüdu görelim.

Soruna cevap: doğal durmuyor.

ben sadece doğal olup olmadığını merak ettim, duyurucuların neyi beğendiğini merak etmiyorum işin açığı, bana ne :)

@Kahvedesu

Yıllarca antrenman arası muhabbetlerimden ve gözlemlerimden şöyle bir çıkarımım var.

Kadınların büyük kısmı bu vücudu beğenmiyor. Ama çok küçük bir azınlık bayılıyor.

Kadınların Yüzde biri bayılıyor diyelim. Erkeklerim Binde biri böyle. Dolayısıyla bu tip stereodli vücuda sahip erkekler hiç boş kalmıyor.

@Mirket, tespitimi doğruladığın için teşekkür ederim. Bu Turabi vücudu.

Erkeklerin boşta kalmaması için vücut yapmalarına gerek yok bence. Zaten 1 erkeğe 2 kadın düşmüyor mu?

bana doğal gelmedi, kaleci saçlı forvet'in dediği gibi, trapez kaslarından anlıyorlar genelde. bi ara bir insan hangi motivasyonla bunu kendine yapar deyip body builder forum sitelerine göz atmıştım, öyle diyorlardı.

ayrıca umarım doğal değildir, böyle korkunç bir şeyin yanlışlıkla bile doğal yollardan olması ihtimali ürkütücü.

edit: sjkdksjdjd hayatımda izlediğim en saykodelik videolardan ilk beşe oynar. videodan çıkamıyorum çok utanç vericikcldld ay çok kötü ya bu shjxksms.

Abi kaefin toleransı yükseldikçe etkisini hissetmiyor gibi oluyorsun ama eskiden Arap ülkelerinde alkolü uyuşturucu maddeleri yasaklarken kahveyi bile yasaklamayı düşünmüşler bu da uyuşturucu madde galiba deyip ama sonra sadece zihin açıcı bir şey olduğunu anlayıp vazgeçmişler, öyle bir madde kafein.

Bi de ekleme yapayım kafein toleransı yükselince sen fiziken ya da psikolojik olarak etkisini hissetmiyormuş gibi hissediyorsun ama kafeinin sistemde yaptığı etki aslında değişmiyor bunu da belirtmek isterim, sadece onu sen hissetmiyorsun. Böyle durumlarda genelde kafeinin dozu artırılır ama o da aslında çok doğru değil çok fazla kafein yüklemesi yapmış oluyorsun o da rahatsız etmeye başlıyor bir zaman sonra. En sağlıklısı dozu artırmak yerine birkaç gün hiç kafein tüketmeyip toleransı düşürmek bu anlamda.

ben de çok az kahve işen biri olarak etkilerini çok somut şekilde hissediyorum içince. beni çok hızlandırıyor ve anksiyete sorunları yaşıyorum. gerçekten çok etkili bir madde bence.

hatta sürekli i,en insanların çoğu kendi normalini unutmuş durumda olduğu için çok fark etmiyorlar bu durumu bence.

Tolerans oluşturma ve onu aşmayla ilgili. Ben de her gün iki üç kupa kahve içiyorum. Bir gün dört kupadan fazla içtim ve o gün Energizer tavşanı gibi gezindim ortalıkta. Müthiş bir enerji, sürekli birilerine bir şeyler anlatma isteği, hızlı hızlı konuşmalar vs. Ama çarpıntı da yaptı ve rahatsız etti. Dediğiniz gibi uyarıcı almış gibiydim.

Şu an günde iki kupaya indirdim ve hiçbir (en azından güçlü) etkisi yok çünkü toleransım içerisinde.

Yılda 1 ay kahve orucu tutuyorum. Vücut tolerans geliştiriyor ve etkisini hissetmiyorum yoksa.

Yani kafein baya etkili bişey evet. Ama ara vermek lazım farketmek için.

Muayene olmadan alamazsın

Hocam muayene olacam orada bir sorun yok. Belgeyi fiziki almak istemiyorum sadece elektronik ortama falan yükleniyor mu onu merak ediyorum oradan ulaşabilir miyim?

öğretmenlik için gerekmişti, soncucu e devletten aldık

Süper o zaman yoksa bi belge vermek için 500 km yol gitmek durumunda kalacaktım.

raporun türüne bağlı. e-rapor olarak düzenlenirse enabızdan bardkodlu olarak indirip istediğiniz yere atabilirsiniz.

Kesin bilgisi olan biri cevap verirse onu dikkati alın ama bence TCMB'nin döviz banknot ile işi olmaz. Adamların bastığı para değil, sorumlu olduğu para değil. Niye değiştirsin ki?

Merkez bankası değiştirmez hocam atm de almıyorsa tek çözüm değerinin altında bozdurmak. Ha abd'ye falan gidecekseniz ya da giden biri varsa orada kullanılır da burada yapacak bir şey yok.

merkez bankası değiştirebilir. yırtılma veya bu şekilde lekelenmelerde belli kıstasları var.
www.tcmb.gov.tr
bunlardan birine başvurmanızı öneririm.

belirttiğim kıstaslar şu şekilde: Yazıları okunmayacak şekilde kirlenmiş, yıkanmış, boyanmış, yanmış, yırtılmış veya çeşitli sebeplerle eskiyip yıpranmış, değeri belirlenebilen tam banknotlar ile yüzeyindeki eksiklik %50'den az olan banknotlar, yazılı değeri üzerinden başa baş olarak; tek parçadan ibaret olmak kaydıyla yüzeyindeki eksiklik %50 olan banknotlar yazılı değerinin yarısı üzerinden yenileriyle değiştirilebilir. Yüzeyinin yarısından fazlası eksik olan banknotlar ise değiştirilmez.

Messi dünyada en çok sevilen sporculardan biri. Son dünya kupası finalinde koleksiyonunda eksik olan çok önemli bir kupayı aldı. Final maçını izlerken girdiğim halleri görsen 7 kuşak Buenos Airesli dersin bana da :) insanlar sevdiği bir figürün başarılı olmasını istiyor futboldaki taraftarlık duygusu da bu. Bazen takıma aidiyet duyarsın bazen bir futbolcuya. Messi çocukluğumdan beri hayatımda yeri olan bir figür ve gerçekten çok seviyorum kendisini, işin "Ronaldocularla rekabet" kısmı da var tabii onlara laf sokma keyfi falan dhdhdhd

O yüzden Arjantin'i bu kupada sadece Arjantinliler tutmadı. Dünyanın her yerinden milyonlarca (ve muhtemelen milyar da vardır) insan destekledi

Sporcu figürler her zaman kendilerine farklı farklı milletlerden taraftar kitlesi buluyor; Maradona nedeniyle Arjantin, Pele nedeniyle Brezilya gibi, bu da öyle. Arjantin'in geçmişten bugüne Maradona nedeniyle bi kitlesi var zaten dünya genelinde, Messi de bunun devamı. Bir de alsın artık şu kupayı beklentisi oluştu herkeste. Misal Ronaldo nedeniyle Portekizi destekleyenler de çoktu yoksa kim neden Portekiz'i desteklesin normal şartlarda. Ben de Baggio nedeniyle İtalya'yı desteklerdim hep, biraz romantizm içeren konular tabii bunlar. Mesela Jordan nedeniyle Bulls taraftarı olan da çoktur Türkiye'de ama çok sesleri çıkmıyor artık asdasd

Çünkü futbolu seven biri messi gibi futbol yeteneği olan birini neden sevmesin. Bu sporu seviyorsan messi,ronaldo gibi iyi icracılarını izlerken zevk almak, dolayısıyla sevmek çok normal

Messi gözümüzün önünde büyüyen, çoğumuzun daha ilk maçından itibaren kariyer adımlarına şahitlik ettiğimiz bir süperstar. Tarihin en özel iki oyuncusundan birine (diğeri Maradona) jenerasyon olarak şahitlik ettik, ediyoruz. Ve bu adamın muhteşem kariyerindeki tek eksik parça, Dünya Kupası şampiyonluğuydu, daha önce bu fırsat gelmişti ama olmamıştı.

Nihayet hak ettiği şekilde o eksik parçayı da doldurdu ve ben de o kadar sevindim ki maç sonu Arjantinli topçularla beraber ekran başında benim de gözlerimden yaşlar süzüldüğünü fark ettim sdjska. Bana noluyorsa artık bilmiyorum ama olan şey buydu yani.

Bu kariyere bu şekilde bir ilave çok güzel oldu yani. Bundandır muhabbetimiz.

Bence turkiye'ye ozel bir duygu degil pek. Messi'nin kupali paylasimi instagram tarihinin en cok begenilen gonderisi oldu. 63 milyon begeni vardi en son.

Mütevazı bir adam, Portekizli gibi egoist değil o yüzden bu kadar çok seviliyor bence.

Messi beyaz atlet giyen bir adam. Bizden biri.

arjantin dunyanin her yerindeki insanlarin empati yapabilecegi bir ulke. bizden biri gibi geliyor. fransizlar kupayi alsa bir gun kutlar ertesi gun cem yilmazin esprisindeki gibi sampanyasini patlatirken haha cekomastikisilikon tribiyan diye yeni heyecanlara yelken acar. arjantinliler ise sokaklarda delirinceye kadar dans ederek devaluasyona girmis paralarinin acisini unuturlar.

viva arjantin, viva maradona.

en iyisi ve en çok hak eden insan olduğu için dünyanın her yerinde insanlar seviniyorlar. hatta adamın yüzünü arjantin'de paraya basacaklar, ilahlığa yükseldi herif. bosuna goat ya da uzaylı demiyolar

Benim dublajlı-dublajsız film izleme kriterlerim var. Filmlere dublaj eklenirken zaman zaman ağız hareketlerine uyum sağlamak için direkt orijinal olmayan ama orijinale yakın okumalar yapılıyor o da bazen asıl bağlamdan uzaklaşılmasına neden oluyor konunun, böyle kayıplar yaşamak istemediğim filmleri orijinal dilde izliyorum ama ama fazla kafa gerektirmeyen filmler için dublajı tercih ediyorum. Avatar bu nedenle benim için dublajlı izlenecek filmler arasında.

kanal d'nin imdb puanı 3 olan filmler kuşağı olmadığı sürece hiçbir filmi dublajlı izlemem.

Dublajlı izledim. İyiydi. Görselliği rahatça yaşamak için dublajlı daha iyi bence. Filmin olayı bu.

dublajlı film izlemek diyince tüylerim diken diken oluyor. tabiki altyazılı.

ben dublajlı filmlerden pek hoşlanmam ama bu film dublajlı daha iyi olur. dün gittim, görsel olarak o kadar başarılı ki kendimi altyazıya odaklamak istemezdim. Altyazıya ihtiyaç duymasam bile -ki ben bu filmi Almanca dublaj izledim onda bile gerek duymadım çünkü dil çok ağır değildi- orada bir altyazı olunca insanın gözü kayıyor.

öte yandan bizimkiler bazen dublajda çok iyi işler çıkarabiliyor. shrek, lotr, ice age falan aklıma ilk gelenler.

dublaj her zaman kötü bir şey değildir.

Yanak tüylerini ben cımbızla alıyorum.

Cımbız +1

küçük makasla kesiyorum. hani ucu sivri olan.

Clean Shave başlık kullanmanızı öneririm. Çok başlıklıdan kastınızı doğru anladıysam, o başlıkları hiç biri clean shave başlığı kadar 0 kesmiyor.

Ben sırf bu tarif ettiğiniz iş için Braun 3 Serisi 310 model cihaz almıştım, her sabah veya 2 günde 1 kullanıyorum. Bundan daha kesin çözüm zaten epilasyon bence.

yanak tüyleri için yılların deneyimi sonucu karar kıldığım şey: ip ile aldırmak/almak

makine ve jilet kesinlikle kullanılmamalı bu bölge için. hem kıl/tüy miktarını artırır hem de bölgeyi tahriş eder. hem de çok daha kısa sürede uzar. böylece kötü bir görüntü bırakır hiçbir şekilde sıfır alınmış gözükmez.

ağda seyreltir ama uzun vade de cilde çok zarar verir. cilt sarkması ve cilt kararması yapar bu kesin. sıcak bir şekilde yüze sürüldüğü için kararma ve hatta yanma durumları olur bundan kaçış yok. dolayısıyla sürdürülebilir değil. tek avantajı daha geç çıkarır tüyleri ama zararı faydasından çok.

en makul yöntem yanak tüylerini bu işten anlayam birine ip ile aldırmaktır. bu işlem tüyleri ne azaltır ne artırır. işlem sonrasında bölgeye bepanthol vs krem sürersiniz kızarıklık ve tahriş söz konusu olmaz.
ortalama 15-20 günde tekrar çıkarlar tabi.

2023 yılına girerken jilet kesimi için kılları çoğaltır yaklaşımı gerçekten üzüntü verici yani elimizin altında internet falan var 3 saniyede böyle bir şey olmadığını ilkokul seviyesindeki anlatımlarla çok rahat öğrenebilirsiniz aslında; kılların artıp çoğalması tamamen hormonlarla alakalı bir durum, hiçbir kesim yöntemi ya da kılları alma şekli kılları artırmaz ya da azaltmaz, kıl köklerine hasar veren epilasyonu konu dışı tutuyorum tabii.

Bunların dışında sıfıra yakın bi alım istiyorsan eski tip yaprak jilet kullanılan tıraş aletlerini deneyebilirsin, ondan korkarım dersen kadınların kaşları için kullandığı kaş usturaları var onları da deneyebilirsin ikisi de sıfıra yakın alım yapar.

askerdeyken mecburen jilet ile almak zorunda kaldım. o zamana kadar hiç yanak tüylerime jilet ve makine dahi vurmamıştım. zaten az çıkıyordu ağda cımbız ip hangisi denk gelirse aldırıyordum aydan aya tıraş olurken. askerden döndüğüm gibi epilasyona gitmek zorunda kaldım. kesinlikle jiletin artırıcı bir etkisi var. hem daha sert hem daha sık çıktı jilet ile dokunduktan sonra. ki bende gerçekten azdı. isterseniz deneyin görün sizde @Kaleci Saçlı Forvet deneyimlemeden ben de öyle zannediyordum. belki her cilt tipinde aynı olmaz orasını bilemem ama ben beyaz tenliyim ve sonuç bu.

Insight saç kremlerine bak ben çoğu zaman sadece saç kremi kullanıyorum şampuan kullanmadan.

Zeytinyağlı sabun deneyebilirsiniz. Annem kullanıyor ve memnun. Ben denedim ve saçım keçeden beter oldu:(
Kimyasal fakat temiz içerikli daha kaliteli şampuanları denememizi öneririm.
En ucuz ve basit yöntem: 2-3 haftada bir saçınızı elma sirkesi+su ile durulamak.
Son olarak; saç kremi adı üstünde saçı daha da ağırlaştırır yağlandırır.

instagram'da icerikleri_ne diye bir sayfa var, cok guzel sampuanlar, kuru sampuanlar onerdiler gecenlerde. oraya bakabilirsiniz. ayrica, ben de cabuk yaglandigini dusunuyordum ama inat ettim 2-3 gune bir yikadim bir sure sonra alisti sacim artik 3 gunde filan yaglaniyor, surekli acik gezerim. cok sik yikiyor olabilirsiniz belki.

defne sabunu

(bkz: bıttım sabunu)

en sevdiğim futbolcu değildir ama bence de Pele

Pele döneminde futbol yok modern anlamda yahu Pele naptı da goat olsun?

Çok azılı Messici olduğum için bu geceden bağımsız cevabım zaten Messi'ydi ama bu gece bence şüphe bırakmadı.

Hadi nefret ettiğim halde Cristiano Ronaldo diyeni anlarım, Maradona diyen fosilleri de anlarım da Pele bence ilk üçe girmeyeceği gibi ilk 5'ten de emin değilim.

nasıl ki nba'de oynamayan kimse GOAT olamaz, futbolda da avrupada oynamamış kimseye goat diyemem, kimse de dememeli.

bence goat messi'dir. ardından da ronaldo gelir. yani ikisi kafa kafayadır hatta ama messi bi değişik çocuk. futbolla hiç alakası olmayan eşim bile "ya bu çocuk bi başka sanki he mi beyim?" diyor.

maradona, -gerçek- ronaldo filan bunların kalbimizdeki yeri çok başka. onlar kalbimizin tahtının sahibi insanlar.

ama messi ve ronaldo gerçekten çok acayip iki adam. messi bir tık daha iyi sadece. bir de dünya kupası var :)

edit: logisticsmanager +1
o dönemler la liga maçlarını ntvspor verirdi. varoş şehirlerde bi kurtlar vadisi, bir de barcelona maçlarının akşamları sokaklar bomboş olurdu.

Bana göre messi.

Ama ronaldinho maçı mı Messi maçı mi izlersin dersen ronaldinho derim. Bu noktada goat falan umrumda olmaz.

Gönüllerin goatu Ronaldinhodur.

Pele donemi icin basarili. Artik pele futbolu zamana yenildi ani degeri var sadece.
Messi acik ara iyi. Hem yetenek hem fair play anlaminda.

bu tartışmayı hiç yapmadım ama
dünkü kupadan sonra messi/ronaldo arasından messi diyorum
goat da messi oluyor o halde

Şimdi greatness denen özellik nereden gelir önce onu bir tartın kafanızda. Yenilik getiren mi? Çok gol atan mı? Çok çalım atan mı? Yoksa insani özelliklerini futbolculuğu ile birleştiren mi?

Mesela pele çok mu gol atmıştır yoksa yenilik mi getirmiştir? Ya da Messi yenilik getirmiş midir? Messi'den öncesi ve sonrası var mıdır? Bence birinin greatest of all time olması için ilgili olduğu hadiseyi ondan önce ve ondan sonra diye milat gibi ayırabilmemz gerek.

Endüstriyel futbola hayır! "Tüm zamanların" deyince pele'nin zamanı geçmiş olmuyor. Messi büyük oyuncu ama karakter sorunu var bence. Ronaldo süper oyuncu ve messi'den daha sempatik ama şu son dünya kupası gerçekten ronaldo'yu yıprattı. Şimdi tekrar endüstriyel futbol işine dönelim: reklam! Deli gibi reklamı yapılıyor bu topçuların. Deli oara kazanıyorlar, sponsorlar, çekimler, bahisler... Üstüne futbol mühendisliği ekleniyor ve bizim karşımıza çıkan dün muhtemelen üstüne katar kıyafeti giymek için infantino'nun para önerdiği messi oluyor. Ama diğer yanda futbolu futbol yapan, daha meşin yuvarlak bu kadar kaliteli değilken, tekmelikler piyasada yokken, kramponlarda uzay teknolojisi kullanılmazken efsane futbol oynayanlar, futbolu milyonlara sevdirenler, istatistikleri alt üst edenler, futbolu astronomik ücretler için oynamayanlar var. Dünya kupasını 3 kez kazandırmış bir Pele var mesela. Bu seneki ruhsuz dünya kupasının karşıtı işte o ruhtur bence. Bu nedenle ben de Pele diyorum. Nitekim aradan geçen 50 yıla rağmen Pele konuşuyoruz.

Acik are messi. Bunu artik tartismamak gerek.

Ronaldinho, izlerken heyecanlandığım tek futbolcu. Kariyer ise kariyer. Almadığı kupa yok.

Ankara Messi

Abi bu bence biraz futbolcunun ve zamanın aurasıyla ilgili bir konu, misal Mbappe muhtemelen aldığı-alacağı dünya kupalarıyla atacağı gollerle nitelik olacak Messi'yi de geçecek Ronaldo'yu da geçecek kariyeri bitince ama asla bir Messi ya da Ronaldo gibi görülmeyecek, bu ikisi güzel denk geldi böyle bi enerji ortaya çıktı bi daha olmaz muhtemelen, Messi de bana göre Goat bu arada.

pele değil ya 1786 yılında top koşturan 2. fransuva vardı o çok iyi oyuncuydu. bence o goat.

Belki hiç tanımadığımız bir ayakkabı tamircisidir. Futbola başlasa belki dünyanın en yeteneklisi olacak iken başlayamadığı için bunu hiç bilemeyeceğiz. Belki o goat şu anda en fazla mahalle esnafı ile halı sahada oynuyor ve her maçta esnaf sayesinde baklava yiyor.

pele mi, yok zeki riza sporel :) yav su pele kadar kendini bu kadar iyi pazarlayip bu kadar balon bir adam daha yoktur spor dunyasinda.

bence ve duygusal olarak zidane'dir ama goren gozler icin de messi gercegini reddetmek cok mumkun degil.

EDIT: Esprimi beğenmediği şeklinde mesaj yazan, lakin mesajı silinen forvetli nikli kullanıcıya cevaben yazılmıştır.

Gülün diye yazmadım sayın forvet. Sildiğim cevap (keçi değil insan) espri olsun diyeydi, saçma olduğunu fark ederek sildim ama ikincisi samimi düşüncem. Biz sadece önümüzde gördüklerimizi tanıyoruz ona göre "goat bu" diyoruz. Pele, Maradona, Messi, Tsubasa...meşrebimize göre. Lakin dünya üzerindeki mevcut 8 milyar insan, gelmiş geçmiş milyarlarca başka insan. Belki esas goat hiç futbola bile başlamamış biri(ydi). Futbol bile icat edilmemişti...belki Calcio Fiorentino döneminde falan yaşadı o goat. Biz ne desek boş, bunun evrensel olarak bilinmesi imkansız. Mevcut gördüklerimiz içinde yorum yapabiliyoruz ama gerçek goat....bunun bilinmesi bana göre imkansız.

maradona bence. sonra messi, ronaldo vs gelir. neden messi değil kazandığı dünya kupası ite kaka kazanılmış bir kupa.

Maradona diyenler o dönemde defans çok sertti falan diyorlar da yani sert defansla iş çözülseydi bizim kasap anadolu takımları her sene şampiyon olurdu. 70lerde 80lerde takım savunması anlayışı yok, modern savunma sistemleri yok, defans oyuncularının ayağı o kadar pas yapamıyor ki top çıkarsın diye libero diye bir mevki var. Şimdiki üst kalite savunma oyuncularının kasaplık derecesinde sertliğe ihtiyacı yok çünkü teknik bir şekilde savunma sistemi gelişti. Maradona şimdi oynasa "Ulan keşke 40 sene önceye gitsem de tekme yesem, top aldırmıyor bana bunlar" derdi. Ki Maradona tekme yedi de ölmedi yani Messi hiç mi tekme yemedi şu ömründe :)

Aldığı dünya kupası da nasıl ittirme oluyor acaba tüm turnuva boyunca taşıdı takımı yani daha ne yapsın. Sadece attığı gol yaptığı asistler değil, her pozisyonda tüm takım arkadaşlarının gözleri onu aradı, inanılmaz zekice paslarla ataklar başlattı, rakibi oyundan düşürdü, hep fazladan bir savunma oyuncusunu peşine takıp arkadaşlarına alan açtı. Çeyrek finalde Hollanda, yarı finalde ve finalde de geçen turnuva Arjantin'in kaybettiği ve finalde karşılaşan Hırvatistan ve Fransa'yla oynayıp şampiyon oldu daha ne yapmasını istiyorsunuz :)

Yangına biraz daha körük olsun. Gelmiş geçmiş en iyi 10 oyuncu içinde dahi Pele yi saymam. Yontma futbol devrinde hızlı koşuyor, başka da bir numarası yok bence.

sahneyi görmedim. ne zaman, nasıl bir hareket yaptı?

adam penaltılarda ülkesine şampiyonluk getirdi ya o sırada beyninin çok yerinde olduğunu sanmıyorum :)

Abi adam aynı anda 120 tane ayrı hormon salgılıyordu o esnada normal davranmasını beklemek gereksiz.

Penaltılar sırasında da götü başı ayrı oynayan, kazanmak uğruna rakibe sataşmak dahil her türlü manipülasyonu yapan bir tip olduğu için şaşırtmadı bu avamlığı. Takımın çoğu geri kalanı gibi bu turnuvayı çirkeflikle oynayan görmemiş bir tip olması dışında bir sorunu var diyemeyiz.

@ahm1: altın eldiven ödülünü alınca, kol şeklindeki ödülü çük gibi önünde tutarak "aaaaalll" hareketi çekti.

eksisozluk.com

fransa ikinci penaltıyı kaçırdıktan sonra yaptığı maymunsu dansı o anki heyecanına veriyorum.

hormonla ne alakası var ya, messi o hormonun elli katını salgılarken dünya kupasıyla yapaydı o hareketii onu da mı normal karşılayacaktık? ödül almışsın, havaya kaldır, öp, salla sonra da strol git. bütün dünya izlerken yapılmayacak bir hadsizlik.

Denyonun teki işte. Dengesiz. Yaptığı hareketten de utandığını sanmıyorum.

Arkadaşlar muhtemelen hayatınız boyunca bu arkadaşın o an yaşadığı heyecanın onda birini bile yaşamadığınız için olayı kafanızda canlandıramıyorsunuz empati yapamıyorsunuz oluyor böyle şeyler üzgünüm. Ayrıca yapılan hareketleri değerlendirirken olayları Çankırı'nın Çapçıklar köyünde kazandığınız dünya görüşüyle değerlendirip yanlış buluyorsunuz ama bu da sizi kafa olarak oradaki Katarlılarla aynı seviyeye getiriyor bunu da atlamayalım asdasd

beyninden çok kaslarının çalıştığı bir spor futbol. zeka beklemenin anlamı yok. bu adamlar ne kadar zengin olduklarını tik toktan falan paylaşıyor. ortalama futbolcu beyni.

terbiyesizlik, çirkeflik. arjantin dünya kupasını kazanan ilk takım değil. başkaları da kazandı kaç tane böyle hareket gördünüz

ne hissettiğiyle alakası yok. heyecanlanabilirsin onu ifade etmenin bi sürü yolu var. o çapta bi insanmış işte.

20li yaşlarda yaz kış yapmışlığım var.
Psikolojik zindelik verir. Başka bir işe yaradığını sanmıyorum. Şimdiki aklım olsa yapmazdım.
Kalp krizi riskli bir yapı varsa tetikleyici olabilir.

Bi faydası yok hocam cildin en dış yüzeyinde cilt bariyeri denen bi tabaka var cilt soğuk su ya da fazla sıcak suya maruz kaldığında bu bariyer hasar görüyor sonra pul pul dökülüyor kızarıklık oluyor ne bileyim sivilce mivilce çıkıyor, bunlar hep böyle alışkanlıklar nedeniyle olabiliyor. Yüzü de mesela soğuk suyla yıkamak sıkıntılı aynı nedenle.

kışın soğuk duş, bilemedim. ben kışın sırf ısınmak için duşa giriyorum:)

Mevsimi gectim dusuncesi bile kotu. Bir kere kombi sicak su vermemisti, onun travmasini yasiyorum 4-5 yildir. Akilli insanin yapacagi is degil.

Depresyona karsi etkili ve endorfin salgilamasini arttirir, dolayisiyla gayet faydali. Saunadan cikinca direk soguk dusla basliyorum, haftada 2-3 gun, altina girip saatlerce yikanmak degil burada amac ztn.

hayır asla, yazın ılık kışık sıcak duş yaparım her zaman.

Soğuk duşların dolaşımı iyileştirmek, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve iltihaplanmayı azaltmak gibi çeşitli sağlık yararları olduğu iddia edilmektedir. Ancak bu iddiaları destekleyen bilimsel kanıtlar sınırlıdır.

Soğuk duşun potansiyel faydalarından biri kan dolaşımını iyileştirmesidir. Soğuk suya maruz kalmak kan damarlarının daralmasına neden olabilir, bu da kanın vücutta daha verimli bir şekilde akmasını sağlayarak dolaşımı iyileştirebilir. Bu durum özellikle dolaşım sorunları olan veya kardiyovasküler hastalık riski taşıyan bireyler için faydalı olabilir.

Soğuk duşlar ayrıca enfeksiyon ve hastalıklarla savaşmaya yardımcı olan beyaz kan hücrelerinin üretimini artırarak bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Bir çalışmada, iki hafta boyunca her gün soğuk duş alan kişilerde, sıcak duş alan veya hiç duş almayanlara göre daha fazla sayıda beyaz kan hücresi bulunmuştur.

Soğuk suya maruz kalmak vücuttaki iltihabı azaltabileceğinden, soğuk duşların iltihap önleyici etkileri de olabilir. Bu durum, kronik iltihaplanma ile karakterize olan artrit veya fibromiyalji gibi rahatsızlıkları olan bireyler için faydalı olabilir.

Bununla birlikte, soğuk duşların bu potansiyel faydalarını destekleyen kanıtların büyük ölçüde anekdot niteliğinde olduğunu ve etkinliklerini doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtmek önemlidir. Ayrıca, Raynaud hastalığı veya soğuk ürtikeri gibi belirli sağlık sorunları olan kişiler için rahatsız edici ve potansiyel olarak tehlikeli olabileceğinden, soğuk duşlar herkes için uygun olmayabilir.

Özetle, soğuk duşların sağlık açısından bazı potansiyel faydaları olsa da, etkinliklerini doğrulamak ve potansiyel olarak kimlerin bundan faydalanabileceğini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Duş alma alışkanlıklarınızda herhangi bir değişiklik yapmadan önce bir sağlık uzmanına danışmanız her zaman önemlidir.

İngilizceniz ve birkaç saatiniz varsa konuyla ilgili YouTube'da ek kaynak: Andrew Huberman* - Cold Showers
* Andrew D. Huberman, Amerikalı bir sinirbilimci ve Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde nörobiyoloji ve psikiyatri ve davranış bilimleri bölümünde kadrolu doçenttir.

bir gün işkence görülürse soğuk suya alışkın olmak dışında bir avantajını görmüyorum. yazın serinlemek için evet ama kışın soğuğa yakın suyla duş aldığım tek yer askerlikti.

geçen bilim adamları bunun araştırmasını yapmıştı. bir halta yaramıyor. anca kalp krizi riskini artırıyormuş

Yaz kış her ılık duşun sonunda soğuk duş alıp çıkıyorum.

Özellikle fiziksel olarak yorulduğum, spor ya da ağırlık antrenmanları yaptığım günlerde tüm yorgunluğumu ve kas ağrısını yok ediyor diyebilirim.

Saçlara özellikle çok faydası var. Şampuan reklamlarında oynatılan oyunculara son bir hafta soğuk suyla saç yıkama rutini uygulanıyor saçları daha dolgun görünsün diye.

Bilimsel çalışmalarda derinliğine inilmemiş ama ben “sonuca” bakıyorum. İnanmayan da bildiği gibi devam etsin.

Genelde böyledir baba olursan sen de muhtemelen böyle olacaksın.

Benim babam da böyle.

Tuhaflık nerede?

Benim babam hiç tuhaf değildi, ben tuhaf oldum. Değişiyor yani.

bir tanıdığınız olsa çok seversiniz, çay kahve içerken rakı masasında sohbeti iyidir +1
çok iyi biridir, başkasının derdine koşturur elinden geldiğince +1

babam da böyle evde kırlent gibi köşede durur hiç bir şeye karışmaz, iyi bir insan olmakla babalık farklı şeyler

tuhaflik nerede? +1

umursamaz olması mı tuhaf? benim babam da maddi olarak her türlü destek oluyor ama annem gibi değil. etrafına zararı yoksa ne güzel.

hangi yönü çok değişik ve tuhaf ben anlamadım.

Tuhaflık anlatılmaz yaşanır bence bu jenerasyon farkı….
Firefly lane dizisinde bir sahnede bir genç kız annesi ve anneannesi (ailenin diğer üyeleriyle de beraber) yemekteyken anneanne kendi oğlunun gay olduğu aileye açıklamasına kendince hoşgörülü bir tepki vermeye çalışıyor ama esasen biraz cringe bir yorum yapıyor. Anne de kızına dönerek o gün daha önce aralarında geçen konuşmaya atıf yaparak “benim söylediklerim de kulağa böyle mi geliyor?” Diye soruyor kızı da evet manasında bir cevap veriyor.
Bu sahne benim için çok şey anlatıyordu. İnsan gençken çok çabuk gelişiyor topluma ve yeniliklere uyum sağlıyor ama bir yerden sonra bu gelişim yavaşlıyor veya duruyor. Yeni gelen nesil bambaşka bir mindsetle yetiştiği için anne babalar bunu yakalayamıyor ya da yakaladıklarını sansa da kendilerinin yenilikçi olarak edindikleri değerler onların bilinç katında hala geçerli. Bence tam kötü ya da yanlış diyemesek de bir önceki neslin değerleri tarzı ve tavri bize “garip” geliyor.

soğuk duş ve egzersiz hariç iş görecek bir şey bulamazsın. belki, uykudan önce magnezyum bisglisinat ve p-5-p deneyebilirsin. o da eksikliği var ise işe yarar.

ilaçtı vitamindi bilmemneydi bunlar iş görmeyen şeyler.

magnezyum.

Magnezyum ama bence malat formu zira malat enerji döngüsüne girdiği için daha faydalı olabiliyor bu anlamda. Onun dışında D3K2 de işe yarayabilir ama tabii bi kan tahlili yaptırıp ne var ne yok baktırıp ona göre kullanırsan daha iyi olur.

Ben varım 7 yıldır sadece sıvıyla ve vitamin haplarıyla besleniyorum, fiziken de çok sağlıklıyım bi fotoğrafımı bırakıyorum.

ibb.co